044  Ve Avrupa Deneme'yi öğreniyor


Değerli okuyucularım,

Müslümanların, Çin'li ustalardan kağıt yapmasını öğrenip keten ve pamuk elyafı ile onun kalitesini iyice yükselterek beyaz kaliteli kağıtlar üreten büyük bir Kağıt Sanayii oluşturmaları, hiç kuşkusuz, dünya uygarlık tarihinin en önemli olaylarından biriydi. Çünkü uygarlık demek "bilgi" demekti, kağıt demek de kitap, dergi ve broşürler halinde "bilginin depolanabilmesi", istenilen yerlere "hızla aktarılıp yayılabilmesi" demekti.

Hint sayı dilinin öğrenilip onunla "Hesaplama Teknikleri"nin geliştirilmesi, hele buna El-Harezmi gibi usta bir bilim adamının Cebir yöntemlerini sokması da, aynı kağıt gibi, gene dünya uygarlık tarihinin en önemli olaylarından biri idi. Çünkü artık bundan sonra bu hesaplama teknikleri yalnız Astronomi biliminin kullanımı ile sınırlı kalmayacak, Fizik, kimya, Biyoloji gibi temel bilim dallarıyla, Sanayii, Ticaret, Tarım, Tıp ve Sağlık gibi bütün uygulama alanları bu hesaplama tekniklerini kullanacaktı. Aklî bir bilim dalı olan Matematik, girdiği her bilim dalında, elde edilen bilgilere güvenilirlik ve kesinlik kazandıracak ve böylece çok önemli gelişmelere zemin hazırlayacaktı.


# Müslümanlar, deneyle bilgi elde etmeyi öğreniyorlar

Değerli okuyucularım, Müslüman bilginlerin dünya uygarlık tarihine katkıları kuşkusuz bunlardan ibaret değildi. Bunlar kadar, hatta belki bunlardan da önemli bir diğer şey de özellikle fizik, kimya, tıp ve sağlık alanında çalışan İslâm bilim adamlarının "Deney Metodu"nu kullanmaları, ve bunu bir "Bilgi Edinme Yöntemi" olarak tüm insanlığa öğretmeleriydi. Hatırlayınız, bunun ilk kıvılcımını da "Hurmalarımızı nasıl aşılayalım?" diye soran yetiştiricilere:

"Tecrübe edin. Bir kısım ağaçları babalarınızın usûlü ile, başka ağaçları da Yemen'de öğrendiğiniz usûl ile aşılayın. Hangisi daha iyi hurma verirse her zaman o usûl ile yapın." [İ.Gazalî]

sözleriyle cevap veren Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ateşlemişti.

"Deney Metodu"nu tıp ve kimya alanında kullanan İslâm bilginlerinden belki de en meşhur olan ilki, İslâm âleminin en büyük tabibi olarak tanınan Râzî (866-932)'dir.

"Râzî'nin asıl adı Muhammed bin Zekeriyya olup Rey'de doğmuştur. Küçük yaşta ilme merak sardı; sarf, nahiv ve matematik dersleri aldı... Ayrıca astronomi, mantık, fizik, eczacılık ve tıp ilimlerini tahsil etti. ... Bağdat'ta "Adûdî Hastanesi"nin başhekimi ve halifenin özel doktoru oldu.

Râzî fevkalâde bir hafıza gücüne sahipti. Okuyup işittiğini hiç unutmazdı. ... İlmî çalışmaları, nazarî ve amelî olmak üzere iki yönlüydü. Ona gelinceye kadar "Tıp İlmi" esaslı usul ve metodlardan mahrum ve dağınıkken, bu ilmi yeniden temellendirmiş ve sistemleştirmiştir.


# Deneylerde, kobaylar kullanılıyor

Kızamık ve Çiçek hastalığını ilk defa birbirinden ayıran ve tedavi metodunu bulan odur. Çocuk hastalıkları ile kadın-doğum hastalıklarını tarif, tasnif etmiş, teşhis ve tedavi yollarını göstermiştir. Tenasül yolları hastalıklarını incelemiş, ameliyatlarda ilk defa hayvan barsağını dikiş ipliği olarak kullanmıştır. Cıvalı merhemleri de ilk defa bulup tedavide kullanan odur. ... Tecrübî (deneysel) metodu uygulamış, bazı hayvanlar üzerinde deneyler yapmış, tıp tarihinde ilk defa "Kobay" kullanmıştır.

Râzî ayrıca Psikiyatri üzerinde de çalışmıştır.

Râzî'nin başarılarının ve dehasının parladığı bir ilim dalı da "Kimya"dır. O, modern kimyanın önde gelen kurucularından biri olarak kabul edilmektedir. Önce deneye tabi tuttuğu maddelerin kimyevî tasnifini yapan Râzî, kimya alanında kullandığı yirmiye yakın deney cihazını eserlerinde tarif ve tasnif etmiştir. Bunların bazısı madenden olup bazısı da camdan yapılmıştır. ... bazı asitlerin hazırlanmasını ve bunun metodlarını tespit etti. Bazı sıvı maddelerin özgül ağırlıklarını hesapladı. ... Kimya sahasındaki bilgileri ve tecrübeleri, tıp sahasında tatbik etmesi, başlıca hususiyetlerindendir. ... Gerek tıp ilminde ve gerek kimya sahasında hep gerçek ilmî usullerle çalışan Râzî, Tecrübî (deneysel) Kimyanın babası kabul edilmektedir."


# Deneysel Kimyanın temelleri atılıyor

Râzî, sahasında Cabir bin Hayyân'ın tesirinde kaldığından, onun talebesi sayılır. Fakat, Cabir bin Hayyân'ın temellendirdiği kimya ilmini geliştirip sistematize eden odur. Râzî, ilmî deneyleri son derece açık bir şekilde tarif ve tasnif etmiştir. Bu izahları sırasında kimyevî reaksiyonları da açıklamıştır. İlk defa kimyevî araştırmaların çoğalıp sağlam esaslar üzerine oturtulması için "Deney Metodu"nun kaçınılmaz bir zaruret olduğunu ortaya koymuştur. Böylece, kimyayı tamamen tecrübî bir ilim haline getirmiştir.

Râzî eser yazmaya gayret göstermiş ve ömrünün büyük bir kısmını kitap yazmakla geçirmiştir.

El-Hâvî fit-tıp: Otuz ciltlik bu en önemli eserinde, .. her uzuv ve organda görülen hastalıkları tetkik ederek tedavi yollarını göstermiştir. Eserde hastalıkların tedavisi, hastalıklar ve teşhisleri, sağlığı koruma, hasta bakımı, cerrahi ilaçlar, gıdalar, sentetik ilaçların imali, tababet sanatı, eczacılık, insan vücudu ve anatomisi, organlar ve bozuklukları olmak üzere on iki bölüm vardır.

Râzî'nin bu meşhur eseri, ortaçağların başından itibaren Latince'ye tercüme edilmiş ve 17. asrın sonlarına kadar Avrupa Üniversitelerinde temel araştırma ve ders kitabı olarak okutulmuştur.

El-Mansûri fit-Teşrih: Diğer önemli bir eseri olup yirmi cilttir. Latince'ye tercume edilen eser, 1480 senesinde Milano'da yayınlanmıştır. Bu eser de, asırlarca Avrupa Üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur."[1]


# Asırlara meydan okuyan kitaplar

Değerli okuyucularım, Râzî'nin bu iki büyük eseri dışında başta tıp ve kimya olmak üzere çeşitli konularda yazılmış 25 eseri daha olup Çiçek ve Kızamık Hastalıkları hakkında yazılan Risale fil-Hisbeti vel-Cüderî adlı eseri 1565 senesinde Latince'ye çevrilerek 1866 yılına kadar kırktan fazla baskı yapmıştır.

"Deney Metodu"nu sağlık alanında kullanıp elde ettiği bilgilerle insanlığa yüzyıllarca hizmet veren bilginlerin en ünlülerinden biri de İbni Sînâ (980-1037)'dır.

"Fevkalede bir zekâ, hareketli ve çok kuvvetli bir hafızaya sahip olan İbni Sînâ, on yaşında Kur'an-ı Kerimi ezberledi. 18 yaşına kadar devrinin bütün ilimlerini öğrendi."

İbni Sînâ; tıp, matematik, mantık, felsefe, astronomi, fizik, kimya, farmakoloji, edebiyat ve arkeoloji ilimlerinde söz sahibiydi. En meşhur olduğu ilim sahası tıptı. Tıp mütehassısı olarak önceleri tıp ilminde yer alan pekçok metodu değiştirdi ve birçok keşifler yaptı. ... ilk defa ameliyatlarda uyuşturucu ilaçları kullandı.

"Yüz yetmişe yakın eseri olan İbni Sînâ'ın tıp sahasında en büyük eseri "El-Kanun fit-Tıp" adlı kitabıdır. Beş ciltten meydana gelen eser, öğrencilerin kolaylıkla anlayabilecekleri şekilde kısa notlar ve özetler halinde yazılmıştır.

12. asırda Latince'ye tercüme edilen Kanun, Avrupa Üniversitelerinde ders kitabı haline gelmiştir. On yedinci asrın ortasına kadar Fransa'da Montpellier ve Belçika'da Louvain Üniversitelerinde mecburi ders kitabı olarak okutuldu. Batı dillerine çevrilen Kanun ilk defa 1473 senesinde Milano'da basıldı. 1500 senesine kadar .. on altı defa basıldı."[2]


# Skolastik düşünceyi, Müslüman bilginler yıktı

Râzî'nin ve İbni Sînâ'nın kaleme aldığı eserlerin neredeyse yedi-sekiz yüzyıl dünyadaki tüm tıp fakültelerinin vazgeçilmez kaynakları olmalarındaki en önemli sebep, hiç kuşkusuz, onların, tamamen gözlem ve deneye dayanan çok sağlam bilgiler içeriyor olmalarıdır.

Değerli okuyucularım, hepiniz takdir edersiniz ki, Batı Uygarlığının ortaya çıkışındaki en büyük etken, ortaçağın "skolastik" düşüncesinin terk edilip günlük hayatta karşılaşılan tüm sorunların "deneye dayalı pozitif bilimlerle çözümlenmesi" bilincinin gelişmesidir. Bu bilincin oluşması bizlere evrenin sır kapılarını açmış, insanoğlu her problemini evrendeki olayları gözleyip deneyerek çözmeyi öğrenmiş ve bu durum, bizleri, bugünkü bilgi ve teknoloji çağına taşımıştır. Yukarıdaki örneklerden de anlaşıldığı gibi, bunda da en büyük pay, Müslüman bilginlerindir.

Allah'a emanet olunuz.


----------------------------
[1] Rehber ansiklopedisi, Cilt 17. Râzî bahsi.
[2] Rehber ansiklopedisi, Cilt 9. İbni Sînâ bahsi.