035  Müslümanlar neden bu kadar güçsüz?


Değerli okuyucularım,

Pakistan'lı strateji uzmanı Dr. Faruk Saleem'ın yazısı, Müslümanların neden bu kadar güçsüz olduğunu inceleyen ikinci bölümüyle[1] şöyle devam ediyor:

"Müslümanların bu kadar kalabalığa rağmen Neden güçsüz olduklarını hiç merak ettiniz mi?

Nedeni şudur: İslam Konferansı Örgütü'nün (OIC) 57 üyesi vardır ve ülkelerin tümünde 500 adet üniversite bulunmaktadır. Üniversite başına 3 milyon Müslüman düşmektedir.

Sadece ABD'de 5.758 üniversite vardır. 2004 yılında Shanghai Jiao Tong Üniversitesi 'Dünya Üniversitelerinin Akademik Değer Listesi' hazırlamış ve ilginçtir ki Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiçbirinden ilk 500'e giren üniversite yoktur.


# Müslüman ülkelerdeki eğitim durumu

UNDP tarafından toplanan verilere göre Hristiyan dünyasında okuma-yazma bilenlerin oranı neredeyse % 90 ve bunlardan 15 Hristiyan çoğunluğa sahip ülkede okuma-yazma oranı % 100'dür. Müslüman dünyasında buna çok zıt bir durum olarak bir ülkenin okuma-yazma oranı yaklaşık % 40 olup, % 100 okur-yazar oranına sahip bir Müslüman ülke yoktur. Hristiyan dünyasındaki 'okur-yazarlar'ın % 98'i ilkokulu bitirmişken, Müslüman dünyasında bu oran % 50'dir. Hristiyan dünyadaki okur-yazarların % 40'ı üniversite mezunudur ve bu oran Müslüman dünyasında %2 'yi geçememektedir. Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bilim adamı sayısı, her bir milyon kişide 230'dur. ABD, her 1 milyon Amerikalıya karşılık yaklaşık 4000 bilim adamına, Japonya 5000 bilim adamına sahiptir. Tüm Arap dünyasındaki tam-zamanlı çalışan araştırmacı sayısı 35.000 kişidir ve her bir milyon Arap nüfusa 50 teknisyen düşmektedir. (Bu sayı Hristiyan dünyasında bir milyon kişiye 1000 teknisyendir.) Ek olarak İslam dünyası gayrı safi milli hasılasının yalnızca % 0.2'sini araştırma-geliştirme bütçesi olarak ayırmaktayken Hristiyan dünyası % 5 oranında araştırma-geliştirme fonu ayırmaktadır.

Sonuç: İslam dünyası bilgi üretebilecek kapasiteden yoksundur.


# Müslüman ülkelerdeki yayın durumu

1000 kişiye düşen günlük gazete sayısı ve bir milyon kişiye düşen kitap çeşidi bilginin toplum içine yayılıp yayılmadığının iki önemli göstergesidir. Pakistan'da 1000 kişiye 23 günlük gazete düşerken bu sayı Singapur'da 360'tır. İngiltere'de her 1000 stand için 2000 çeşit kitap bulunurken, Mısır'da kitap çeşidi 20'dir.

Sonuç: İslam dünyası bilgi yayılmasını gerçekleştirmekte başarısızdır.

Bilgi uygulamasının önemli göstergelerinden biri, ileri teknoloji ihracatının toplam ihracat içindeki oranıdır. Pakistan'ın ileri teknoloji ihracatının toplam ihracatın içindeki oran % 1, Suudi Arabistan'ın % 0.3, Kuveyt, Fas, ve Cezayir'in aynı şekilde % 0.3'tür. Singapur'da bu oran % 58'dir.

Sonuç: İslam Dünyası bilgi uygulamasını gerçekleştirememektedir.

Neden Müslümanlar güçsüzdür? Çünkü bilgi üretmiyoruz.
Neden Müslümanlar güçsüzdür? Çünkü bilgiyi yayamıyoruz.
Neden Müslümanlar güçsüzdür? Çünkü bilgiyi uygulamıyoruz.


# Müslüman ülkelerdeki üretim durumu

Ve gelecek bilgi-temelli toplumlara aittir. İlginçtir, OIC üyesi 57 ülkenin gayrı safi milli hasılalarının toplamı 2 trilyon doların altındadır. ABD, tek başına 12 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üretmekte, Çin 8 trilyon dolar, Japonya 3.8 trilyon dolar ve Almanya 2.4 trilyon dolarlık üretim yapmaktadır. (Satın alma gücü eşitlenerek hesaplama yapılmıştır.)

Petrol zengini Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Katar hep birlikte 500 milyar dolarlık mal ve hizmet üretmektedirler ve bunların çoğu petroldür. Mal ve hizmet üretimi İspanya'da 1 trilyon doların üzerindedir. Katolik Polonya 489 milyar dolarlık mal ve hizmet üretimi gerçekleşmektedir. Budist Tayland 545 milyar dolar değerinde mal ve hizmet üretimi yapmaktadır. İslam Dünyasının gayrı safi milli hasılasının tüm dünya gayrı safi milli hasılası içindeki oranı hızla azalmaktadır.

O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür?

Cevap: Eğitim Yoksunluğu. Tam anlamıyla söylersek kaliteli eğitim yoksunluğu. Çok kesin biçimde söylersek akılcı olmayan, din eksenli öğretim tekniği ve çağdışı eğitim."


# Din anlayışımızdaki değişim

Değerli okuyucularım, Pakistanlı değerli araştırmacı Dr. Faruk Saleem, birbiri ile ilgili ve birbiri ardından yayınlanmış bu makalelerinde, hepimiz adına bir özeleştiri yaparak, İslam aleminin neden bu kadar güçsüz olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır. Olguyu, önceki yazılarımızda açıkladığımız üretimin beşinci faktörü açısından ele alırsak, İslam alemindeki bugünkü eğitim sistemi, İslam ekonomisinin ihtiyaç duyduğu üretime yönelik teknolojik bilgiyi sağlayamamaktadır. Bu bilgi türü ise, elbette, insanı güzel ahlâk sahibi kılmaya yönelik dini içerikli klasik bilgi olmayıp yalnızca deney ve araştırma ile elde edilebilen, tamamen maddî alemle ilgili bilgilerdir. Bu bilgileri de kuşkusuz din eksenli bir eğitimle sağlamak mümkün değildir.

Şimdi şu soru akla geliyor: Acaba, bir zamanlar yüzlerce yıl tüm dünya üniversitelerinde okutulacak deneysel tıp eserleri ortaya koyan İbni Sina gibi bilginler yetiştirirken, İslam alemi, bugün, neden ve nasıl bu duruma gelmiştir? Kuşkusuz bu durumun en önemli sebebi son yüzyıllarda din algımızda ortaya çıkan olumsuz değişimlerdir.


# Dünyaya kör bir din anlayışı

Değerli okuyucularım, Allahü Tealâ, akıl sahibi kıldığı insanı şereflendirmiş, yüceltmiş, onu yeryüzündeki halifesi ilan edip her şeyi onun buyruğu altına verdiğini bildirmiştir. Onu yeryüzünün sahibi kıldığını belirtmiş, onu dünyanın tertip ve tanzimine yetkilendirmiştir. Ayet-i kerimelerde:

"And olsun ki, biz insanoğullarını şerefli kıldık, ..temiz şeylerle onları rızıklandırdık, yaratıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık." (İsra, 70)

"Göklerde olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir." (Casiye, 13)

"... ve sizi yeryüzünün sahipleri yapan..." (Neml, 62)

"Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, .. O'dur." (En'am, 165) buyruldu.

Durum böyle iken insanın bu sorumluluktan kaçması acep nedendir? Din, insanı, Allahü Tealâ'nın iradesine tabi kılarak onun dünya hayatını düzenlemeye, onu yalandan dolandan uzaklaştırıp sevgi, sabır, tevekkül, yardımseverlik, kanaat gibi niteliklerle olgunlaştırarak onu yeryüzündeki sorumluluklarını üstlenecek bir insan-i kâmil haline getirmeye çalışmaktadır. Dünyada kazanacağı bu güzelliklerle de ahıret hayatında ona ebedî bir mükafat vaat edilmektedir. Ancak son yıllarda, tüm müslüman ülkelerde insanın dünya hayatını görmezden gelen garip bir din anlayışı ortaya çıkmıştır. Sadece yasin okuyarak, tesbih çekerek, ya da mevlüt okutarak ahıreti garantilemeye çalışan bir din anlayışı... Hergün Kur'an okuyoruz ama hayatımızda Kur'andan hiçbir şey yoktur. Dünya hayatımızı Kur'an ile güzelleştirmeden ahıret hayatımızı ilahi rahmetle nasıl güzelleştireceğiz acaba? Yazık! Çok Yazık!... Rabbimiz "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" diyerek bizi açıkça uyardığı halde, bizler hâlâ bilmeyenler safında yer alıyoruz. Ondan sonra da Rabbimizden hidayet bekliyoruz.

Allah'a emanet olunuz.


----------------------------
[1] http://www.rumimevlevi.com/tr/ana-sayfa-yazilari/2593-pakistanli-bir-bilim-insaninin-yazisi-