011  Yıllar sora Ermeniler tekrar devrede


Değerli okuyucularım,

İnsanı insanlıktan çıkaran, onu canileştiren, onu gaddarlaştıran, onu hayvanlardan da aşağı derecelere düşüren asıl faktörün iman eksikliği olduğunu, hemen, çevrenizde olup bitenlere bir göz atarak, kendi gözlerinizle de görebilirsiniz. Çünkü imanın ilk belirtisi, Allahü Tealâ'nın rahmet ve merhamemet sıfatlarının insan üzerinde tecelli etmeye başlamasıdır. Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz:

"Merhametli olmayanın imanı olmaz." [Taberânî]

buyurdu.


# Osmanlı'dan sonra sıra Yeni Türkiye'de

Geçen yazımda sizlere, ne camiye, ne de kiliseye gidemeyen, her türlü dinî eğitimden yoksun kalmış, kendini bilmez, Rabbini bilmez insanların, her türlü kötü amaç için kullanılabilecek münbit bir bataklığın ana maddesini oluşturduğunu ifade etmiştim. Koskoca bir İmparatorluğu bin türlü entrika ile ve bizzatihi kendi vatandaşlarını, kendi şairlerini, kendi gazetecilerini, kendi politikacılarını, hatta kendi yöneticileri ve kendi askerlerini kullanarak paramparça eden Küresel Derin Devlet, bu defa yine, Allahü Tealâ'nın yardımıyle, Atatürk gibi azimli, kararlı ve ileri görüşlü bir liderin önderliğinde Sevr'i yırtıp atarak yeniden hayat bulmuş, büyümüş, serpilmiş Yeni Türkiye'nin paramparça edilmesi için işte bu bataklıkta yetişmiş Ermenileri tekrar devreye sokuyordu. Buyrun, gelişmeleri birlikte izleyelim:

2007 yılında, Aksiyon dergisinde Haşim Söylemez'in bir yazısı[1] yayınlandı. Şimdi gelin, işe oradan başlayalım, ve sayın Haşim Söylemez'ın sözlerine kulak verelim:

"PKK içerisinde yer alan "Ermeni dönmeler" ve "gizli Ermeniler" ile örgüt arasında sıkı bağ bulunuyor. PKK Başkanlık Konseyi üyesi Nuriye Kespir, Merkez Komite üyeleri Bekir Bakırcıoğlu ve Musa Haciyav'ın da sözü edilen Ermenilerden olduğu biliniyor."


# "Öcalan-tikko-asala bağlantısı"

"TİKKO'daki Ermeniler ile PKK arasındaki bağlantı, karşılıklı menfaat ilişkisine dayanıyor. Ermeniler terör örgütü mensuplarına yardım ettiği gibi, militanlar da Ermenilere yardım ediyor. Bu anlamda bir dönem faaliyette olan ASALA ile PKK ilişkisi bir tesadüf değil. Adapazarı'nda öldürülen uyuşturucu kaçakçısı Behçet Cantürk, ASALA konusunda ön plana çıkan bir isim. Diyarbakır Lice nüfusuna kayıtlı Cantürk'ün annesi, Hatun Demirciyan isimli bir Ermeni. Cantürk'ün yasadışı yollardan elde ettiği paraları önce ASALA, sonra PKK'ya aktardığı, PKK'nın kaçırdığı uyuşturucuyu dünya piyasalarına pazarladığı ileri sürülmüştü. Abdullah Öcalan İmaralı'da görülen duruşmasında ASALA ile 1980'lerde birlikte hareket ettiklerini ve toplantı düzenliklerini aktarıyor. Amerika'da yayımlanan Armenian Struggle dergisinde 1985'te çıkan bir makalede de ASALA yandaşlarının şu ifadelerine yer veriliyor: "Türk askerlerine karşı Kürt kardeşlerimizle omuz omuza verdiğimiz mücadelede bir üst düzey militanımızla 22 savaşçımızı yitirdik. Kürt kardeşlerimizle beraber silahlı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Şimdilik toparlanmak için daha geri mevzilere çekileceğiz; ancak bir süre sonra Kürt savaşçılarla eylemlerimizi Anadolu'nun içine kadar taşıyacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.""


# "Sol terör içindeki kripto Ermeniler"

"Tıpkı PKK'da olduğu gibi birçok sol örgütte de lider seviyesinde Ermeniler var. Türkiye Komünist Partisi-Marksist/Leninist (TKP/ML)'nin askerî kanadı olarak ortaya çıkan terör örgütü TİKKO'da çok sayıda Ermeni'nin varlığı dikkat çekiyor. Ermeni-Hıristiyan Garbis Altınoğlu, TKP/ML örgütünün teorisyenliğini ve genel sekreterliğini yaptı. TİKKO'ya yakın internet sitelerinde hâlâ yazıları yayımlanıyor. 1946 doğumlu Garbis Altınoğlu, Boğaziçi Üniversitesi İş İdaresi Bölümü mezunu. Babası Ohannes Altınoğlu da 1957'de Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile İslam olan dinini Hıristiyan olarak değiştirmiş."

"Ermeni asıllı bir diğer TİKKO mensubu ise Orhan Bakır (Armanek Bakırcıyan) idi. Bakırcıyan, 12 Eylül öncesi İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde okurken arkadaşı Hrant Dink ile birlikte Surp Haç Lisesi'nde belletmen olarak görev yapıyordu. Bakırcıyan daha sonra Hrant ve arkadaşı Stefan ile sol örgütlere katılma kararı aldı. Ancak Ermeni oluşları işlerini zorlaştırmasın diye Hırant, Fırat; Stefan, Murat; Armanek ise Orhan adını aldı. Dağa çıkan ve sonraki yıllarda Ali Ağa koduyla Tunceli ve civarında terör estiren Armanek, nam-ı diğer Orhan, o bölgedeki gizli Ermenilerle temas kurmayı başardı. 1978'de askerî bir operasyon sırasında öldürüldü. 1988'de İzmit yakınlarında bir TİKKO evini basan güvenlik güçleri, Ermeni asıllı Türk vatandaşı Manvel Demir'i yaralamış; ancak Manvel kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Demir, Ömer kod adıyla TKP/ML'nin İstanbul İl Sekreterliği görevini yürüttü. TİKKO'nun Zeytinburnu sorumlusu Aziz Demirel de Ermeni asıllı idi."


# "Kürt isyanlarında da varlar"

"Ermeniler ile isyancı Kürtlerin ilişkisi bazı bölgelerde belirgin olarak ortaya çıkıyor. Tunceli, Hozat, Ovacık, Çemişgezek, Mazgirt, Pülümür, Elazığ, Tercan, Dicle, Erzincan ve Sivas bu yerleşim yerlerinin başında geliyor. Bunda tehcir sırasında yaklaşık 20 bin kadar Ermeni'nin, Alevi ve Alevi Kürtlerin yaşadığı sarp dağlarla çevrili Dersim aşiretlerine sığınması etkili oldu. Buradaki Ermeniler daha sonra civara yayılarak biraz da intikam hissiyle Kürt isyanlarında aktif görev aldı. Dersim İsyanı'nın başlamasına bir Ermeni start verdi. Ermenilerin isyancı Kürtlerle bağlantısı günümüzde hâlâ birçok noktada esrarını koruyan Ağrı ve Dersim isyanlarında belirgin şekilde karşımıza çıkıyor. Ağrı isyanı için Ermeni Taşnak örgütünün bir temsilcisinin Ağrı'ya geldiği biliniyor. Zilan Kürtleri arasında iyi tanındığı için "Ermeni Zilan" lakabını alan Ardeşir Muradyan, isyanın silahlı kanadı komutanları arasında yer alır. 1937'de Dersim isyanının fitilini de Kahmut Köprüsü'nü yakan Ermeni asıllı Demirci Mustafa ateşler. Demirci Mustafa Ateş, 1993'te 84 yaşındayken asıl dini olan Hıristiyanlığa döner. Tunceli merkez nüfusuna kayıtlı Mustafa Ateş 1979'da ismini Marcelo, dinini de Hıristiyanlık olarak değiştirir; ancak 1992'de tekrar İslamiyet'e geçer."


# Küresel güçlerin oyuncakları

Değerli okuyucularım,

Küresel Derin Devlet, yüzyıllardır Türkiye ile uğraşıyor. Çünkü Türk Milleti, İslam'ın yeryüzündeki en önemli temsilcisi durumunda. Son röportajdaki "İslam'ı yok etmek istiyorsak önce Türkiye'den başlamalıyız." sözlerini bir kez daha hatırlayın ve asla aklınızdan çıkarmayın. Bunun kadar önemli diğer bir konu ise vaadedilmiş toprakların önemli bir kısmının Türkiye sınırları içinde bulunması. İşte bu iki önemli konu sebebiyle Türkiye artık Küresel Derin Devletin hedef tahtasındadır. Bunun için kurdurup finanse ettikleri her terör örgütünün en kritik noktalarında da, bu işe çok uygun olmaları sebebiyle yıllarca kin ve nefret duygularıyla besleyip büyüttükleri bazı kripto Ermeniler bulunmaktadır.

Değerli okuyucularım, elbette, içlerinden çıkan bazı edepsiz insanlar nedeniyle bir topluluğu toptan suçlamak, insafa sığar bir şey değildir. Sayın Osman Babuşcu'nun ifadesiyle bundan büyük zalimlik yoktur. O sebeple bu güçsüz, hak ve hukuku gözeten, devletine milletine sadık, hıyanetten uzak Ermeni vatandaşlarımızı tenzih ederim. Ama uluslarası güçlerin oyuncağı haline gelerek terör örgütleri içinde insanlara zulmeden, devletimizin köküne dinamit koyup milli birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya çalışanları da kınamak, teşhir etmek ve onların şerlerinden uzak olmaya çalışmak hepimizin hakkı olsa gerektir.

Allah'a emanet olunuz.


-------------------------------
[1] http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-17376-34-turkiyede-araplasan-binlerce-ermeni-de-var.html