008  Kripto Ermeniler -1-


Değerli okuyucularım,

Küresel Derin Devlet, kendi kontrolünde tek bir "Dünya İmparatorluğu" kurarak dünyayı sahiplenmeye çalışıyor. Bu proje kapsamında da, büyük devletleri parçalayıp kendi istekleri doğrultusunda çalışan etkisiz küçük birimler halinde getirme uğraşı içindedirler. Bu uygulamalarında en çok kullandıkları araçlardan biri, bu devletler içindeki etnik gruplara yönlendirdikleri ırkçı kışkırtmalardır. Osmanlı İmparatorluğunu, ırkçılık duygularını körükleyip devlet içindeki Bulgar, Rum, Ermeni, Arap gibi etnik toplulukları devlete karşı kışkırtmak suretiyle yıkmışlardır. Şimdi yüzyıl sonra aynı oyun bu kez Türkiye için yeniden sahneye konulmaktadır. Geçen yazılarımda söylemiştim, Türklere karşı kullandıkları en önemli topluluklardan biri de Ermeni vatandaşlarımızdır. Şimdi sizlere, gene, kendimden hiçbir öznel katkı yapmadan, bu konularda kaleme alınmış kaynaklardan aktarmalar yaparak bu konunun aydınlanmasını sağlamaya çalışacağım. İlk olarak USAK (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu) Stratejik Gündem yazarlarından Dr. Sedat Laçiner'in[1] sözlerine kulak verelim:


# İşgalcilerle bir olup komşularına saldıran Rum ve Ermeniler

"Çok etnisiteli, çok dinli ve çok mezhepli bir dünya olan Osmanlı İmparatorluğu çok acı tablolarla yıkılmıştır. İmparatorluğun bel kemiği olan Türkler onlarca ‘ihanet’le karşılaşmışlardır. Doğu’daki Ermeni isyanı en çok bilinenidir. En kötü tecrübe ise ülkenin dört bir yanı işgal edilirken azınlıkların işgalcilere verdikleri destektir."

"Rumlar ve Ermeniler öylesine vahşi saldırılar gerçekleştirmişlerdir ki, bu şehirlerde savaş bitse de, sosyal ilişkilerin eski haline dönmesi imkânsız hale gelmiştir. İşgalciler ile Müslüman evlerini basanlar çok kötü bir sınav vermişler, komşuluk hakkına ihanet etmişlerdir."

"Savaş bitip işgalciler çekilince bir çok Ermeni ve Rum evlerine dönememiş, başka ülkelere göç etmişlerdir. Kürtler ve Ermeniler arasında Doğu’da yaşanan etnik çatışmalar da bir çok Müslüman ve Ermeninin hayatını yitirmesine yol açmıştır. Ancak asıl sorun çapulcu-eşkıya saldırılarıyla ortaya çıkmıştır. Anadolu’nun hemen hemen tüm şehir ve kasabalarında devlet kontrolü kaybolmuş, yerel eşkıya grupları bu boşluktan yararlanarak zengin ve güçlü olmanın yollarını aramışlardır. Bunun sonucu olarak bir çok Rum ve Ermeninin evlerine saldırılar düzenlenmiş, evleri yağmalanırken bir çok kişi de hayatını bu saldırılarda kaybetmiştir."


# Eşkiyaya karşı komşularını korumaya çalışan Müslümanlar

"Saldırılar öylesine bireysel veya belli gruplara aittir ki, kasabanın diğer ahalisi bu saldırılarda komşularını kurtarmanın yollarını aramışlar, en azından onların çocuklarını kendi evlerinde gizlemişlerdir. Hızla yurt dışına göç etmek zorunda kalan bir çok Rum ve Ermeni de çocuklarını, hatta eşlerini Türk komşularına emanet etmişlerdir. Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink, 7 Eylül 2005 tarihli Sabah gazetesinde bu şekilde bırakılmış çocukların sayısının 150.000’i bulduğunu söylüyor. Rakam daha da yüksek olabilir. Hemen her Anadolu kasabasında bu şekilde Türkler tarafından yetiştirilmiş Ermeni veya Rum asıllı çocuklara rastlamak mümkün. Hatta bunların önemli bir kısmı Müslümanlaşsa da etnik kökenlerini bilir; .. Bunlar içinden çok büyük işadamları, siyasetçiler, hatta din adamları bile çıkmıştır. Yeni Aktüel dergisi Eylül 2005 sayısında eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan’ın da Ermeni asıllı olduğunu söylüyor. Bu iddiaya göre Ermeni Patriği Kalutsyan ile Doğan kardeşler."

"Aslında dönme Ermenilerin sayısı sadece komşuya veya yetimhaneye bırakılan çocuklarla sınırlı değil. Çatışmalarda kocalarını veya anne-babalarını kaybeden Ermeni kadınların birçoğu da zamanla Müslümanlaştı."


# Yüzbinlerce Türk ve Kürt çocuğun annesi Ermeni

"Diğer bir ifade ile yüzbinlerce Türk ve Kürt çocuğun annesi aslında Ermenidir. Peki dönme Ermeniler olayının sınırları bununla mı sınırlı. Hayır. Anadolu’nun bir çok köy ve kasabasında Ermeniler yaşamlarını sürdürmeye savaştan sonra da devam ettiler. Bunlar herhangi bir sorunla karşılaşmak istemediklerinden, özellikle devletin daha fazla vergi uygulayacağından çekinerek Müslümanlaştılar."

"İçlerinde Ermeni ve Hristiyan, dışarıda ise Müslüman ve Türk oldular. Doğu Anadolu’da, Karadeniz’de, Güneydoğu Anadolu’da bir çok Ermeni ve diğer azınlık köyleri toplu halde Müslüman olduklarını çevreye duyurdular."

Laçiner'in sözlerine kulak verdikten sonra, şimdi geçelim bir başka açıklamaya. İyibilgi sitesinde de Gizli Ermenilerle ilgili şu açıklamalar[2] yer alıyor:


# "Çok eski bir öykü!.."

"1910’lu yıllarda tehcir uygulamasından etkilenmemek, evinden ve yurdundan olmamamak için Müslüman olan Ermeniler bulunuyor. Elbette kimlikleri bugün bilinmiyor. Ancak rakamın 300 ile 400 bin arasında olduğu tahmin ediliyor."

"Gizli Ermeniler içinde Türk-Müslüman ailelere girmiş, evlatlık edinilmiş, evlenmiş çok kişi bulunuyor. Zamanla, günümüze kadar gizli Ermenilerin bir kısmı asimile oluyor, bir kısmı da gizliliğini koruyarak geliyor."

"Bazı bilim adamına göre bu kripto Ermeniler içinde 'devletin içinde yüksek rütbeye gelmiş Ermeni kökenli dönmüş insanlarımız bulunuyor.' Esasen bu tez Türkiye’de yaşayan açık Ermeniler tarafından da zaman zaman gündeme getirilmiş."


# Prof. Köni: 'Devlette Ermeni kökenli vatandaşımız vardır'

"İnkılap Tarihi Enstitüsü başkanlığı da yapmış olan Prof. Dr. Hasan Köni bu konuda şunları söylüyor; 'Tehcir dönemi öncesinde aileleri ölmüş Ermeni çocuklar Türk ailelerin yanına veriliyor, bir kısmı Müslüman oluyor, bir kısmı evlendiriliyor, bir kısmı tamamen asimile oluyor, nüfusları azalıyor ama günümüzde tabi gizli Ermeniler var. Ve anlamlı bir rakamdır. Devlet içinde önemli görevlere gelmiş, Ermeni kökenli dönmüş vatandaşlarımız da vardır.'”

"İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce.. 'İleride en etkili sonucu verecek olan, geçmişte İslam’ı tercih etmiş Ermeniler üzerinde yapılan çalışmalar olacak….. Kesin bir nüfus tahmini doğru bir sonuç vermeyebilir.. Fakat bu durumda olanların 80 ila 100 bin civarında olduğunu düşünüyorum. Mesela Malatya’da kendini gizleyen 3 bin 500 civarında ailenin benzeri özellik taşıdığı biliniyor ki, bu 10-12 bin Ermeni nüfusa tekabül eder.'”


# Müslüman olup imanında samimi herkes din kardeşimizdir

Değerli okuyucularım,

Bu bilgileri sizlere ırkçı mülahazalarla değil, yalnızca bir gerçeği ortaya koymak niyetiyle aktarıyorum. Kimseyi kötülemek veya küçümsemek niyetinde de asla değilim. Kibir de, ırkçılık da dinimizce haramdır. Herkes Allahü Tealâ'nın kuludur. Takvası dışında hiç kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Bir uyuz köpeğinden bile vazgeçmeyen Allah (c.c.), hiç, bir ırk için diğerinden vazgeçer mi? Geçen yazımda da belirtmiştim: Müslüman olup imanında samimi olan, Rabbimizin tüm insanlık için ebedi mutluluk kaynağı olan güzel ahkâmını tüm insanlığa yaymaya çalışıp herkesin bu insanî değerlerden yararlanması isteyen herkes, bu aziz Milletin bir mensubudur. Türktür. Din kardeşimizdir.

Ama işin içine ihanet ve zulüm girdi mi, durum değişir. Kökeni ne olursa olsun her hain ve zalim, yalnız İslam'ın ve bu milletin değil, gerçekte tüm insanlığın düşmanıdır. Çünkü çalıp çırpma, haksız kazanç, adam öldürme, otobüs yakma, insanların mallarına ve canlarına zarar verme, hırsızlık, gasp, rüşvet alma ve verme, uyuşturucu ile insanları zehirleme gibi ne kadar pislik varsa, imanı ve Allah korkusu olmayan bu insanlardan ortaya çıkmaktadır. O sebeple eliyle, diliyle, kalbiyle bunlarla mücadele etmek, herkesin görevidir. Zaten bu yazı dizisinin kaleme alınmasındaki sebep de, perde arkasındaki düzenbazları insanlarımıza tanıtıp onların şerlerinden korunulmasını sağlamaya çalışmaktır. Dizi ilerleyip herşey açıklığa kavuştukça, inşaallah, bu güçsüzün ne anlatmaya çalıştığı, daha iyi anlaşılacaktır.

Allah'a emanet olunuz.


-------------------------------
[1] http://www.usakgundem.com/yazar/110/ermeni-d%C3%B6nmeler.html
[2] http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=13196