023  Büyük Ortadoğu Projesi


Değerli kardeşim,

Toplumsal olaylar bir zaman tüneli içinde akar giderler. Eğer onlar tarihî bir perspektif içinde değerlendirilmez ve sebep-sonuç ilişkileri doğru analiz edilemez ise, gelecekte olup bitecekleri doğru şekilde kestirmek mümkün olmaz. Son yıllarda ülkemizde olanları doğru şekilde anlayabilmek için, bu olayların gerçek planlayıcı ve uygulayıcısı olan Dünya Derin Devletini, onun denetimde ve onun buyruklarıyla iş yapan PKK'yı, onun lideri ve siyasi uzantılarını, Kürt kardeşlerimizin durumlarını, Türk Milletini, İslam'ı, oluşturulan olayları ve bunlara alet olanların durumlarını doğru şekilde anlamak gerekir.

İnsanların çoğu dünyada ve ülkemizde olup biten toplumsal olayları, sanki bunlar kendiliğinden cereyan eden olaylarmış gibi algılıyorlar. Halbuki bunların çok önemli bir kısmı, yazık ki, dünyayı kıskaçlarına almış bulunan belli gizli örgütler tarafından planlanıp uygulamaya konulan büyük bir Toplum Mühendisliği Projesinin ülkemize yansıyan görüntüleridir. Dünyayı dilediklerince çekip çeviriyorlar. Her şeye istedikleri şekilde yön veriyorlar. Bunlar üzerine araştırmalar yapan bazı yazarların elde ettikleri bilgi ve bulgular bunu çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Tarihin çeşitli dönemlerinde Tapınak Şövalyeleri, Mason Locaları, İlluminati, Trilateral komisyon, Bilderberg, Dünya Ekonomik Forumu gibi çeşitli adlar altında ortaya çıkıp birçoğu hâlâ aynı şekilde etkinliğini sürdüren bu örgütler, medya, bankacılık sistemi, danışmanlar, istihbarat örgütleri, sivil toplum kuruluşları, Kuzey Atlantik Paktı gibi çeşitli araçları kullanarak dünyadaki siyasî, ekonomik, medyatik, akademik, mali ve finansal olaylara yön vermektedirler. Bu oluşumlar farklı yapılanmalar gibi görünseler de gerçekte hepsi tek merkezden yönetilmekte, o merkez de belli bir ideolojiye hizmet etmektedir.

Bu örgütler, tarihin seyrini değiştiren Avrupadaki Dinde Reform Hareketleri, 1789 Fransız İhtilali, Osmanlı İmparatorluğunun Parçalanması, Rusya'da Bolşevik İhtilali, Birinci ve İkinci Dünya savaşları, Sovyetler Birliğinin Dağılması gibi pek çok büyük olaya imza atmış olup şimdi de Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Akdeniz Bölgesi ve Ortadoğu'yu yeniden biçimlendirmeye çalışmaktadırlar.


# Fransız İhtilâli nasıl tezgahlândı?

Şimdi aşağıdaki alıntıları [1] ve sonraki yazıları dikkatle okuduğunuz zaman bu güçsüze hak verecek ve olayların gerisindeki görünmeyen gerçeğe daha iyi muttali olacaksınız:

"Fransız Devrimini hazırlayan sebepleri ve gelişmeleri incelediğimizde çok ilginç şeylerle karşılaşırız. Bakın William T. Still'in "New World Order" adlı eserinde ne deniyor:"

"1789 yılının ilkbahar ve yaz aylarında İlluminati'lerin tahıl piyasasında gerçekleştirdikleri manipulasyonlar sonucunda yapay bir buğday darlığı yaratıldı. Bu durum o denli geniş bir açlığa yol açtı ki, tüm ülke kısa zamanda ayaklandı. Olayların başını çeken kişi, Fransa Büyük Doğusu'nun Büyük Üstadı Orleans Dükü idi. İlluminati'ler, halkın çektiği acıları bir araç olarak kullanarak yarattıkları huzursuz ortamın devrimci eylemlerine yararlı olacağını planlamışlardı. Gerçekten de, besin stoklarını bloke ederek ve Ulusal Meclis'te tüm reform girişimlerini engelleyerek, durumu iyice kötüleştirdiler ve halkı tam anlamıyla açlığa mahkum ettiler..."

"14 Temmuz günü Bastille yağmalandı. Özgür bırakılan tutuklu sayısı yalnızca yedi idi. Fransız tarihçiler bugün, eylemin asıl amacının Bastille'i yıkmak ve tutukluları kurtarmak olmadığını belirtiyorlar. Asıl amaç Bastille'de saklanan barut ve silâhları ele geçirmekti. Böylece silâhlanan Jakoben'ler, 22 Temmuz gününden başlayarak o güne dek eşi görülmemiş ve titizlikle planlanmış bir ihtilâl girişimini sahneye koydular."

"Paris sokakları teröre teslim olmuştu... 1793 Kasım'ında tüm Fransa'da rahiplerin öldürülmeye başlanması, dine karşı bir kampanyanın yürürlüğe girdiğini ortaya koyuyordu. Tüm mezarlıklara, İlluminati'lerin ünlü sloganı olan "Ölüm Sonsuz Bir Uykudur" sözlerini içeren yazılar asılmaya başlandı. Paris'teki kiliselerde "Akıl Bayramları" adı altında eğlentiler düzenleniyor, fahişeler tanrıça gibi tahta çıkarılıyorlardı."


# "Önce sorun çıkar, sonra çözüm öner" taktiği

Şimdi aynı yazıdan aktarmalara devam ediyorum:

"19. yüzyılın ikinci yarısında Illuminati Şebekesi'nin en çok öne çıkan adı Cecil Rhodes adlı İngiliz siyasetçidir. Bu kişi Güney Afrika'yı tümüyle yerlilerin ellerinden alarak sömürgeciliğin kontrolüne sokan adamdır." "İzlediği fitne politikasında seçtiği iki kabileyi birbirine düşürüyor, bu iki kabilenin fertleri iyice birbirlerini kırıncaya kadar hadisenin dışında kalmaya yahut bir yandan ateşin üzerine benzin dökmeye devam ediyordu. Her iki kabile de iyice zayıf düştükten sonra müdahale ediyor, "barış ve anlaşma" sağlama iddiasıyla her ikisini birden kontrolüne alıyordu. Bu amaçla: "Önce sorun çıkar, sonra çözüm öner" teorisini geliştirmişti."

"İşte bu Rhodes, 19. yüzyılın sonuna doğru Londra'da oldukça etkili bir faaliyet merkezi oluşturan Illuminati şebekesini devreye soktu. Bu şebekenin amacı ise dünyayı tek merkezden yönetmek, dolaylı sömürgeciliğin çengeline takılan devletlerin yöneticilerini yetiştirmek ve onlar vasıtasıyla bütün dünyaya kumanda etmekti. Bu amaçla Rhodes Bursları adıyla geleceğin yöneticisi olacak üniversite öğrencilerine yardım ve onların murakabe edilmesi amacıyla bir organizasyon oluşturdu."

"Dünyadaki birçok önemli yönetici Rhodes burslarıyla üniversite tahsilini gerçekleştirmiştir. Bunlardan biri de ABD'de iki dönem başkan seçilen Bill Clinton'dur."

Ülkemizde son yıllarda cereyan eden olayların, "önce sorun çıkar sonra çözüm öner" teorisinin uygulamalarına bu kadar benzerlik göstermesi acaba bir tesadüf mü dersiniz?

Allah'a emanet olunuz.


-------------------------------
[1] http://www.netpano.com/seytani-orgut-illuminati-nedir/