006  Mallarımızın ve ömrümüzün bereketi


Değerli okuyucularım,

Denizli Lisesinde Hakkı Motorcu adında bir fizik öğretmenimiz vardı. Bizlere kök söktürürdü. Hele birinde ışığın kırılma indislerinin hesabıyla ilgili iki kazık soru ile bir sınav yapmıştı ki bütün sınıf dökülmüştü. Yeniliğe meraklı bir adamdı. Lisede ilk defa bir Araştırma Kolu kurmuş ve o ekipte ben de yer almştım. Bir zaman sonra Ankara'da Yeni Mahalle Lisesine atanarak Denizli'den ayrıldı.

Aradan çok uzun yıllar geçti. Antalya'da Biyolojik Mücadele Enstitüsünde çalışmaya başladığımın ikinci ayı içinde idi sanıyorum, bir gün Müdür çağırdı. Karşısında oturan ak saçlı adamı göstererek "Bak bakalım" dedi "Bu adamı tanıyor musun?" Baktım, bizim Motorcu hoca. Saçlar başlar ağarmış ama o babacan gülümseyen yüz hiç değişmemiş. Ellerini öptüm. Sarmaş dolaş olduk. Hemen oracıkta öğrendim ki meğer bizim Motorcu Hoca aslen Antalya'lı imiş. Ankara'da bir müddet çalıştıktan sonra Antalya Lisesine gelmiş. Oradan emekli olmuş. Emekli ikramiyesiyle şehir merkezine yakın bir yerde bir çiftlik satın alarak yetiştiriciliğe başlamış. Bu olaydan sonra yerini öğrenerek diğer arkadaşlarla birlikte sık sık ziyaretine gittik. Motorcu Hoca artık hayatta değildir. Bir çalışanının hışmına uğradı. Rahmetli oldu. Geriye yalnız anıları kaldı. İmanlı, mert, dürüst, sözünü dudaktan gözünü budaktan sakınmayan, iyi bir insandı. Allah (c.c.), mekanını cennet eylesin.

Bir gün çiftliğindeki evinin taraçasında yeşillik denizine karşı oturmuş oradan buradan konuşuyorduk. Söz nereden açıldı, bilmiyorum. Bana dedi ki: "İsmail'ciğim, şu bizim yolun üzerinde bir bakkal vardır. Boşalan gaz tenekelerini atar. Ben onları alır gelirim. Üst kısmını açar ve bir sap takarım. Kova olarak kullanırım. Altlarından delinip kova olarak kullanılamayacak duruma geldiklerinde, ortasından keser, içlerine toprak doldurur çiçek dikerim. İyice çürümeye başladıklarında da onları parçalar, demir minerali sağlasınlar diye ağaçların diplerine gömerim."

Pek değerli okuyucularım, bu uzun öyküyü anlatmaktan maksadım, hem sizleri soyut söylemlerin sıkıcılığından biraz uzaklaştırmak, hem de "bereket" kavramının somut bir biçimde zihinlerinizde canlanmasını sağlamaktır. Düşünün ki bir sac parçası, önce insanların en önemli ihtiyaçlarından biri olan gaz taşınmasında rol oynuyor. Sonra yıllarca kendisiyle su taşınıp bitkilere hayat veriyor. Sonra nadide çiçeklere mekan oluyor. Sonra da en küçük atomlarından bile bitkiler besin olarak, topraktaki bazı mikroorganizmalar da oksidatif reaksiyonla enerji kaynağı olarak faydalanıyorlar.

"Bereket", diğer dillerde tam karşılığı olmayan, İslamî bir terimdir. En kısa anlatımla "az malın çok fayda sağlaması" demektir. Bereket ile ilgili olarak Ayet-i kerimelerde:

"Allah faizi mahveder, oysa sadakaları bereketlendirir. Allah, günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez." [Bakara, 276]

“İndirdiğimiz bu Kuran, kendinden önceki kitapları tasdik eden, bereket kaynağı bir kitaptır.” [Enam, 92] buyruldu.

Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz, çok mala sahip olmaktan ziyade, malın bereketli olmasına önem verirdi. Bereket ile ilgili çok sayıda hadis-i şerifi vardır. Bunlarda buyurdu ki:

"Besmele ile yenen yemek bereketli olur." [İbni Mace]

"Alış verişte çok yemin etmek, malın bereketini giderir." [Müslim]

"Ticarette bereket vardır; ticarete yalan, hıyanet karışınca bereket gider." [Buhari]

"Evinden erken çıkanın işi bereketli olur." [Bezzar]

"Namaz kılanın rızkı bereketli olur, kılmayanın bereketsiz olur." [M. Cenne]

"Şarkıcı ve faizcilerin kazancında bereket olmaz." [Deylemi]

"Rızkına razı olanın bereketi artar, razı olmayanınki bereketsiz olur." [Ahmed]

"Allah’ım, günahımı affet ve rızkıma bereket ver!" [İ. Ahmed]

Değerli okuyucularım, Mal ve Hizmetler, bizlerin ihtiyaçlarımızı ve onlara bağlı olarak gelişen heva, arzu ve isteklerimizi karşılamak içindir. Bereketli mallar, Motorcu Hocanın gaz tenekesi gibi, sahibinin, bazen de sahibi dışında daha birçok canlının ihtiyacının karşılanmasına, onların refah ve huzur içinde yaşamalarına vesile olurken; bereketsiz mallar, gazinolarda tabakları üst üste yığıp kırmaktan zevk alan zavallıların vahşî zevklerine kurban olan o güzelim porselen tabaklar gibi, hiçbir işe yaramaya imkân bulamadan, hiçbir canlının hiçbir ihtiyacını karşılayamadan yok olur gider.

Rabbimiz mallarımızın bereketini artırsın. Bizleri, kazançları helâl; malları, işleri ve ömürleri bereketli olan kullarından eylesin.

Allah'a emanet olunuz.