041  İmanında ve işlerinde samimi olmak


Değerli okuyucularım,

Bir insan için doğru ve kâmil bir "iman"dan sonra gerekli olan en önemli şey, ihlâs'tır. Yani kişinin imanında ve işlerinde samimi olmasıdır. İmanında ve işlerinde samimi olmayan bir kişi, dinin getirdiği her türlü dünya iyiliklerinden yeterli fayda sağlayamadığı gibi ahiret hayatında da büyük hüsrana uğrar.

Kuşkusuz mutlak anlamda en büyük gerçeklik, Allahü Teâlâ'nın bizatihi kendisidir. Allahü Teâlâ, yarattığı maddi ve manevi âlemleri de gerçeklik, doğruluk ve adalet üzerine tesis etmiş ve yarattığı bu fani gerçeklere uyulmasını, batıl, yalan, yapmacıklık, sahtelik ve haksızlıklardan uzak durulmasını, yarattığın düzenin bozulmamasını, yeryüzünde bozgunculuk yapılmamasını istemiştir.

"Düzeltilmişken, yeryüzünde bozgunculuk yapmayın." [Araf, 56]

"Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın." [Şuara, 184]


# Hak (gerçek) üzere yaşamak

Değerli okuyucularım, işte Allah'a inanıp O'nun iradesine, tavsiye ve buyruklarına tabi olarak O'nun yaratıp yönettiği bu düzen ile uyumlu bir şekilde yaşamaya "İslam" denir. İslam, hak üzere yaşamaktır. Daima adalet ve doğruluk çizgisi üzerinde bulunmaktır. İnsan, Allahü Teâlâ'nın iradesine bağlanmakla, O'nun hepsi gerçek, hak ve adalet olan buyruk ve tavsiyelerine uymakla, "sırat-ı müstakim" adı verilen hak (doğruluk, gerçeklik) yoluna girmiş olur. O andan itibaren de ona her türlü dünya ve ahiret güzelliklerinin kapısı açılır. İnsan bu iman ve teslimiyetinde ne kadar samimi olursa, sağladığı bu iyilik ve güzelliklerin miktarı da o kadar çok olur.

Değerli okuyucularım, işte onun için, bir insanın "iman"dan sonra sahip olması gereken en önemli nitelik samimiyettir. Bu samimiyete din terminolojisinde "ihlâs" denir.


# İslam, dürüst ve adil olmak demektir

Gerçekte bir müminin uyması gereken en önemli bilgi, İslam'ın doğruluk ve hakkaniyet niteliğidir. Bu gerçeği tam olarak kavrayamamış olan bir kişi, kendisinin Müslüman olduğunu iddia etse de, onun İslam'la ilgisi yok denecek kadar azdır. İmanında, işlerinde ve sözlerinde sadakat, dürüstlük ve doğruluk, Allah'ın tüm zamanları kapsayan ve evrensel bir iyilik sistemi olan dini bakımından çok önemlidir. Çünkü bu esas, İslam'ın özünü teşkil eder.

"Süfyan İbnu Abdillah es-Sakafî (r.a.) anlatıyor: Ey Allah'ın Resulü, bana İslâm hakkında öyle bir bilgi ver ki, bana yetsin ve sizden başka kimseye İslâm'dan sormaya hacet bırakma-sın" dedim. Şu cevabı verdi: Allah'a inandım de, sonra da doğru ol." [Müslim]

Safvan İbni Süleym (r.a.) anlatıyor:
"Ey Allah'ın Resulü!” dedik, “mümin korkak olur mu?"
"Evet!" buyurdular.
"Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine:
"Evet!" buyurdular. Biz yine:
"Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır!" buyurdular." [Muvatta]

Hadis-i şeriflerden de açıkça anlaşıldığı gibi İslam'ın özü, Allah'a inanmak sonra da yalandan riyadan uzak olmak, yani dosdoğru olmaktır.


# İmanda samimiyet, cennete götüren vesiledir

Rasulullah Efendimiz, samimiyetle kelime-i şahadeti söyleyenin, günahlarının cezasını çektikten sonra, mutlaka cennete gireceğini bildirdi.

"İhlâs ile (Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resulühü) diyen Cennete girer." [Taberani]

"Kalble tasdik edip, ihlâsla kelime-i şahadeti söyleyen Cennete girer." [Taberani]

"İnanarak, beğenerek ihlâsla (Lailahe illallah) diyene Cennet vardır." [İbni Hibban]

"İhlâsla, Rabbim Allah, dinim İslâm ve peygamberim Muhammed aleyhisselam diyene, Cennet vacib olur." [Hakim]

Değerli okuyucularım, kâmil bir "iman" tüm hayırların başıdır. İmanında samimiyet ise kişi için başlı başına büyük bir nimettir. İmanında samimi olan birisi, işlerinde ve sözlerinde de samimi olur.


# İmanda samimiyetin ölçüsü

İman kalbde olan bir olgudur. Kalbde olan her olgunun dışa yansıyan bir belirtisi olduğu gibi imanın da dışa yansıyan belirtileri vardır. Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz kalbin, insanın işleri ve sözleriyle ilişkisini aşağıdaki hadisleriyle ortaya koydu:

"Kalb, organların hükümdarıdır. Hükümdar iyi olunca emrindekiler de iyi olur. Bozuk olunca emrindekiler de bozulur." [Beyheki, İbni Adiy]

"Kalb bozuk olunca, bedenin işleri de hep bozuk olur." [Beyheki]

"İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvları iyi olur. Bu kötü olursa bütün organları bozuk olur. Bu kalbdir." [Beyheki]

"Kalbi dürüst olmadıkça kulun imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz." [İbn-i Hanbel]

"Kalbi diline, dili kalbine, işi sözüne uymayan mümin olamaz." [İsfehani]

Rasulullah Efendimizin aşağıdaki hadis-i şerifi ise, kişinin imanında samimi olup olmadığını gösteren en doğru ölçünün, haram işlerden uzak durmak olduğunu ortaya koymaktadır:

"İhlâsla Lailahe illallah diyen Cennete girer. İhlâsla söylemek, söyleyeni haramlardan alıkoymasıdır." [Tabarani]


# Allah indinde yalnız ihlâsla yapılan işler kabul görür

Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:

"İhlâsla amel edin! Allahü Teâlâ ancak ihlâsla yapılan ameli kabul eder." [Dare Kutnî]

"Allahü Teâlâ, ancak ihlâs ile yapılan ameli kabul eder." [Nisaî]

"Herkesin namazında, kalbin hazır olduğu kısımlar yazılır. Kalbin hazır olmadığı namaza, Allahü Teâlâ nazar etmez." [Vesilet-ün Necat]

"İbadetleri ihlâs ile yap! İhlâs ile yapılan az amel, kıyamette sana yetişir." [Ebu Nuaym]

"İhlâslı amel, az da olsa kâfi gelir." [Dare Kutnî]

"İbadetlerini ihlâs ile yapanlara müjdeler olsun! Bunlar hidayet yıldızlarıdır. Fitnelerin karanlıklarını yok ederler." [Ebu Nuaym]

"Dünyada yalnız Allah için ihlâsla yapılan şeyler kıymetlidir." [Berika]

"Sabırlı ve ihlâslı olanlar, hesaba çekilmeden Cennete girer." [Taberani]

"Allah bu ümmete, ancak zayıfların duaları, namazları ve ihlâsları sayesinde yardım ediyor." [Nisaî, Tirmizi]


# Riyadan uzak olmalı

İhlâsın zıddı ise "Riya"dır. Riya, iki yüzlülük, içi dışı bir olmamak, imanında, işlerinde ve sözlerinde samimi olmamak, dürüst olmayıp insanları kandırmaya çalışmak, yaptığı iyi işleri ve ibadetlerini gösteriş için yapmak demektir.

Bir doğruluk dini olan İslam'da riya ve gösterişçiler çok ayıplanmış ve onlara asla iyi gözle bakılmamıştır. Rasulullah Efendimiz riyayı küçük şirk olarak nitelendirmiş ve:

"Sizin hakkınızda en çok korktuğum şey küçük şirktir, buyurunca Eshab-ı Kiram dediler ki: Ya Rasulullah, küçük şirk nedir? Cevaben buyurdu ki: Riyadır. Yani başkalarına gösteriş için ibadet yapmaktır. Allahü Teâlâ, kıyamet günü herkesin amelinin karşılığını verirken, insanlara gösteriş için ibadet yapanlara şöyle der: Dünyada kendileri için gösteriş yaptığınız kimselere gidin. Bakın bakalım onların yanında size verecekleri bir şey bulabiliyor musunuz?" [Ahmed b. Hanbel, Müsned]

"İbadetine riya karıştırana ahirette; Git, sevabını o kişiden iste! denir." [İbni Mace]

buyurmuştur. Rasulullah Efendimiz ayrıca günlük hayatında da:

"Allah'ım, kalbimi ve amelimi riyadan, dilimi yalandan, gözümü hıyanetten koru!" [Hatib]

diye dua etmiştir. Diğer bazı hadis-i şeriflerde de:

"Şu üç kimsenin imanı kemale ermiştir: 1- Hiç kimsenin kınamasından korkmadan Allah yolunda yürüyen, 2- Ameline riya karıştırmayan, 3- Dünya ve ahiretle ilgili iki işten ahirete ait olanı dünya işine tercih eden." [Deylemi]

"Ahir zamanda dünya menfaati için dini alet eden riyakârlar çıkar. Sözleri baldan tatlıdır. Bunlar kuzu postuna bürünmüş birer kurttur." [Tirmizi]

"Her âlimin sohbetine gitmeyin! Ancak şu beş şeyden sakındırıp, diğer beş şeye davet eden âlimin sohbetine gidin! 1- Şüpheli inanıştan kesin imana, 2- Kibirden tevazua, 3- Düşmanlıktan hayra, 4- Riyadan ihlâsa, 5- Dünyadan zühde yönlendirenlere." [İ. Asakir]

buyruldu.


# Münafıklık ve belirtileri

Değerli okuyucularım, imanda riyaya, yani Allah'a inanmadığı halde inanmış görünüp insanları kandırmaya "münafıklık" denir. Rasulullah Efendimiz bazı durumların münafıklık belirtisi olduğunu bildirmiştir:

"Münafıkın belirtisi üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder." [Buhari]

"Sözünde durmamak münafıklık alametidir." [İbni Neccar]

"Münafıklık alametinden biri de yalan söylemektir." [Buhari]

"Mümin önce düşünür, sonra konuşur. Münafık, düşünmeden konuşur." [Haraiti]

"Mümin bir mideyle, münafık ise yedi mideyle yer!" [Buhari, Müslim]

"Mümin geçim ehlidir. Arkadaşına rahatlık verir. Münafık ise geçimsizdir, arkadaşına sıkıntı verir." [Dare Kutnî]

"Mümin günahını başucunda, hemen üstüne yıkılacak bir dağ gibi görür. Münafık ise burnuna konmuş hemen uçacak sinek gibi görür." [Buhari]

"Mümin, önce selam vermek için atılır; münafık ise önce kendisine selam verilmesini bekler." [Dare Kutnî]

"Bizimle münafıkları ayıran alamet, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Münafıklar, yatsı ve sabah namazına devam edemez." [Beyheki]


# Münafıklık, felaket kapısıdır

Değerli okuyucularım, münafıklık inkârdan da kötüdür ve bir kişinin ebedi felaketidir. Ayet-i kerimede:

“Münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar. Artık onlar için hiçbir yardımcı bulamazsın.” [Nisa, 145] buyruldu.

O sebeple üzerimizde münafıklık belirtilerinden herhangi birisi varsa en kısa sürede bunu terk etmeli, bu durumdan kurtulmaya çalışmalıdır. Rasulullah Efendimiz:

"Allahü Teâlâ'yı çok zikreden münafıklıktan kurtulur." [İbni Şahin]

"Kırk gün sabah namazının ilk tekbirine yetişene iki berat yazılır: Cehennemden kurtuluş beratı ile münafıklıktan eminlik beratı." [Ebuşşeyh]

"Her gün yüz defa salâvat getiren, münafıklıktan ve Cehennem ateşinden uzaklaşır ve kıyamette şehitlerle beraber olur." [Tabarani] buyurdu.

Diğer yandan kalbde nifakı artıran şeylerden de uzak olmaya çalışmalıdır.

"Siz, çalgı ve şarkı dinlemekten sakınınız. Zira o ikisi, suyun sebzeyi bitirmesi gibi, kalbde nifakı yeşertir." [Ramuz el-Ehadis]

"Gına yani musiki, kalbde münafıklığı arttırır" [Beyheki]

"Şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür. Nasıl ki su otu büyütüyorsa. Allah'a yemin ederim ki, Kur'an ve zikir kalbde imanı büyütür, tıpkı suyun otu büyütmesi gibi." [Ramuz el-Ehadis]

Allahü Teâlâ bizleri, imanında, işlerinde ve sözlerinde samimi olan, yalan, riya ve gösterişten uzak, kâmil iman sahibi, kâmil kullarından eylesin.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş