033  Ahıret hayatı


Değerli okuyucularım,

İnsanın ölümüyle ahıret hayatı başlar. Kuşkusuz bütün bilgisi dünyadan aldığı duyumlarla sınırlı olan insan için ahıret hayatıyla ilgili bilgileri edinmek elbette olanaksızdır. Bu bilgiler ancak içinde yaşadığımız düzenin yaratıcısı ve sahibi tarafından, elçileri aracılığıyla bizlere bildirilmiştir. Allah elçilerinin verdiği bilgilerden en küçük bir kuşku duymamalıdır. Çünkü onlar şaka olarak söyledikleri sözlerde bile yalan konuşmamışlardır. Doğru sözlü olmak (sıdk) peygamberliğin en önemli niteliklerinden biridir. Ayrıca onların gelecekle ilgili verdikleri bilgilerin birçoğu bizzat sonradan yaşanan olaylarla da doğrulanmıştır. Ayet-i kerimelerde:

"Yalan sözden sakınınız!" [Hac, 30]

"Ey İman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin" [Ahzâb, 70] buyruldu.

Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz de:

"Ben de şaka yaparım, fakat doğru konuşurum" [İmam-ı Gazali]

"İnsanları güldürmek için yalan söyleyenlere, yazıklar olsun!" [Ebu Davud]

"Yalan, nifak kapılarından biridir." [İbni Adiy]

"İman sahibi, her hataya düşebilir. Fakat, hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez." [İbni Ebi Şeybe, Bezzar] buyurdu.

Yalanın bu kadar çirkin görüldüğü bir dinin peygamberinden elbette yalan söz beklenemez ve bu konuda verilen bilgilerin hiçbirinden en küçük bir kuşku duyulamaz.


# Kıyamete kadar olmuş ve olacak her şey

Değerli okuyucularım, kıyamete kadar olmuş ve olacak her şey peygamberimize bildirilmiştir. Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Rausulullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur[1]:

"Şüphesiz Allah benim gözümden dünya (perdesini) kaldırdı. Bugün olup bitenleri gördüğüm gibi kıyamete kadar olmuş ve olacakları (dizlerine vurarak) işte şu dizlerim gibi görüyorum. Allah onları apaçık peygamberine gösterdiği gibi ondan önceki peygamberle- rine de gösterdi."

Huzeyfe (r.a.)'dan gelen bir başka rivayette ise:

"Rasulullah (s.a.v) bize bir hutbe okudu. Bu hutbesinde kıyamete kadar olacak şeylerden hiç birini bırakmadan anlattı. Onları aklında tutan tuttu, tutmayan unuttu. Nasıl ki bir adam birini tanıdıktan sonra unutur da tekrar görünce hatırlarsa, ben de Rasulullah (s.a.v)’in söylediği şeylerden unuttuklarımı ortaya çıkınca hatırlıyorum." [Buhari, Müslim] buyruldu.

Sonradan ortaya çıkan birçok olayın Rasulullah (s.a.v.)'i doğrulaması, elbette, inananların imanlarını pekiştiren, çok hayreti mucib bir olgudur.


# Ahıret hayatı

Değerli okuyucularım,

Asıl ahıret hayatı, "kıyamet" ile başlayıp Allahü Tealâ'nın dilediği kadar devam edecek bir hayattır. Birçok ayet-i kerimede kâfirlerin cehennemde, müminlerin de cennette ebedî olarak kalacaklarının bildirilmesi, bu sürenin sonsuza kadar devam edeceğini göstermektedir. O sebeple insanlar, yüz yıl da yaşasa, bin yıl da yaşasa, hatta yüzbin yıl da yaşasa sonu ölüm olan, sonsuza kadar devam edecek bir ahıret hayatı yanında daima bir hiç mertebesinde kalan bu dünya hayatının geçici zevklerine aldanıp ebedî olan ahıret hayatını mahvetmemelidir. Allahü Tealâ yalan söylemez. O, verdiği sözden dönmez. Dilediğini yapar. O'nu engelleyebilecek hiçbir güç ve kuvvet yoktur. Canlı, cansız her şeye güç, kuvvet ve enerjisini veren O'dur. O'nun iradesi dışında bir yaprak bile yerinde oynayamaz. Rabbini tanımamak, insan için ne büyük gaflettir? Bilerek veya bilmeyerek yaptığımız edepsizlikleri anında cezalandırmaması, rahmeti sebebiyledir. Bu, bizi cesaretdirip taşkınlığımızı artırmamalıdır.


# Kıyamet

Kıyam, ayakta durmak demektir. "Kıyamet", terim olarak, birinci sûrun üflenmesiyle Allahü Tealâ'nın diledikleri dışında tüm canlı hayatın yok olması ve sonra ikinci sûrun üflenmesiyle hesap ve ebedî hayat için tüm mahlûkatın yeniden hayat bulup dirilmesi, ayağa kalkması anlamındadır.

Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz:

"İnsanda bir kemik hariç hepsi çürür. Bu çürümeyen, acbu'zzeneb denen kuyruk sokumu kemiğidir. Kıyamet günü yeniden yaratılış bundan terkib edilecektir." [Buharî, Müslim]

buyurdu.

Allahü Tealâ, yeniden yaratılıştan kuşkusu olanlar için, Kur'an-ı kerimde:

"İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki hemen apaçık bir hasım kesilir ve kendi yaratılışını unutur da, 'Çürümüş kemikleri kim yaratacak' diyerek, Bize misal vermeye kalkar? De ki: 'Onları ilk defa yaratan diriltecektir. O, her türlü yaratmayı bilendir.'" [Yasin, 77-79]

"Gökleri, yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan Allah'ın, ölüleri diriltmeye de kadir olduğunu görmezler mi? Evet; O her şeye Kadir'dir." [Ahkaf, 33]

"Gökleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerini yaratmaya kadir olmaz mı?" [Yasin, 81]

"Bu O'nun için daha kolaydır." [Rum, 27]

buyurmaktadır.


# Kıyamet hakkında, ileri geri konuşanlar

Gerçekle ilgili kesin bir bilgileri olmadığı halde, kıyamet hakkında konuşan kâfirler için de:

"Hem müşrikler dediler ki: 'Hayat, ancak bu dünya hayatımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak geçen zaman yokluğa sürükler.' Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, sadece böyle zannederler." [Casiye, 24]

buyruldu.

Değerli okuyucularım, içinde bulunduğumuz ilahî düzenin bozulup yeni kurallarla, yeni bir formatta, tamamen yeni bir düzenin kurulması konusunda en küçük bir kuşku duymamalıdır. Çünkü bu, şu anda içinde bulunduğumuz düzeni yaratan, onu çekip çeviren, ve her an bu düzen içinde akıp giden katrilyonlarca olayı hiç birbirine karıştırmadan bir bütünlük içinde ve hepsi birbiriyle bağlantılı ve organize biçimde aynı anda gerçekleştiren Allahü Tealâ için, elbette çok kolay bir şeydir. O'nun ilmini, gücünü, kudretini; yarattığı biz aciz kulların sahip olduklarıyla kıyaslamamalıdır. İnsanın sahip olduğu her yetenek, Allahü Tealâ tarafından yaratılmış, maddî mekanizmalara dayanan, geçici, göreceli ve temsilî bir niteliktedir. Öyle olduğu halde insan, Allahü Tealâ'nın kendisini ulaştırdığı son gelişim noktasında, edindiği kalıtım bilgileriyle bugün türleri klonluyor. Küçücük bir vücut parçasından DNA tespitleri yapıyor. Hatta nükleoproteinlerin molekül dizilişleriyle oynuyor; gen çıkarıp gen ekleyerek yeni yeni özellikler taşıyan yeni ırklar geliştiriyor. Aciz bir kulun bile bunları başardığı bir yerde, her şeyin yaratıcısı, biçimlendiricisi, düzenleyicisi olan Allahü Tealâ, hiç yeni bir yaratmadan aciz olur mu? Allah (c.c.), elbette aciz değildir!...


# Kıyametin zaman bilgisi, Allah katında

Kıyametin ne zaman olacağını yalnız Allah (c.c.) bilmektedir.

"Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar. Sen onu nereden bileceksin ki?" [Naziat 42-43]

"İnsanlar senden kıyametin zamanını soruyorlar. Onlara de ki: Onun bilgisi ancak Allah katındadır." [Ahzab, 63]

Hadis-i şeriflerde:

"Yeryüzünde Allah diyen Müslüman kaldığı sürece kıyamet kopmaz." [Müslim, Tirmizi]

"Kıyamet kopmadan yüz yıl öncesinde yeryüzünde Allah’a ibadet eden kalmaz." [Hâkim]

"Küfür, her tarafı kaplamadıkça ve açıktan yapılmadıkça Mehdi gelmez." [M. Rabbani]

"Kötüler dünyaya hakim olmadıkça kıyamet kopmaz." [Tirmizi]

buyruldu.

Değerli okuyucularım, bu hadis-i şeriflerden de anlaşıldığı gibi, yeryüzünde Allah'ı anan, Ulu Allah'ın şanını yücelten kişiler bulunup ahkâm-i ilahî yaşandığı müddetçe kıyamet kopmayacaktır. Kıyamet, ancak, ibadet eden kalmayıp her tarafı kötülük kapladıktan sonra, kâfir ve zalim insanlar üzerine kopacaktır.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş


-------------------------------
[1] Kitapçı, Zekeriya, 2009. Hz. Peygamberin Hadislerinde Türkler, 6.baskı. Yedi Kubbe Yayınları:1, Konya.