017 Kur'an, uydurma değildir
Geçen yazımda da belirttiğim gibi, İslâm'ın temel ve en sağlam kaynağı olması nedeniyle, 14 asırdır birçok ateist ve İslâm düşmanları, Kur'anı değiştirmek, bozmak, tahrif etmek, müslümanların kalblerinde şek ve şüphe uyandırmak için çok şiddetli bir arzu duymaktadırlar. Fakat güneş balçıkla sıvanır mı? Bu çamurlardan birisi de sözüm ona bazı hadislere dayanarak ortaya atılan Kur'ana şeytanın uydurma sözler karıştırdığı iddiasıdır. Hatırlayacaksınız, bu konuda "Şeytan Ayetleri" adlı bir de kitap yayınlamışlardır. Kuşkusuz böyle bir iddia, ancak, tüm noksan sıfatlardan uzak olan Allahü Tealâ'yı kendi gibi aciz sanan bazı densizlerin iddiasıdır. Ayet-i kerimelerde: "O, bir işin olmasını dilerse, ona yalnızca "ol!" der, o da hemen oluverir." [Bakara, 117] "Bizim buyruğumuz bir göz kırpması gibi anidir." [Kamer, 50] buyruldu. Dilediğinde bir göz kırpması gibi kısa bir zaman içinde buyruğunu gerçekleştiren bir Yaratıcı, kendi kitabı içine şeytanın ayet diye uyduruk söz karıştırmasına izin verir mi? Bu çarpık iddialara gerekli cevap zaten 14 asır önce aşağıdaki ayet-i kerimeler ile verilmiş bulunmaktadır: "Senden önce gönderdiğimiz hiçbir resul ve nebi yoktur ki, birşeyi arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun. Fakat Allah, şeytanın attığını derhal iptal eder, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." [Hacc, 52] "Allah şeytanın karıştırdığını, kalblerinde hastalık bulunan ve kalbleri kaskatı olan kimseleri sınamaya vesile kılar. Zalimler şüphesiz derin bir ayrılık içindedirler." [Hacc, 53] O sebeple bu güçsüz bu konuda daha fazla bir şey yazmak gereğini duymuyorum.
Değerli okuyucularım, Kur'an-ı kerim, insanların ve toplumların, nefsî temellere dayanan birçok maddî ve manevî hastalıklarına çok basit esaslara dayanan doğru çözümler getirdiği halde, edebî güzelliğinden hiçbir taviz vermemiştir. O, uydurulabilen bir söz değildir. "De ki, insanlar ve cinler birbirlerine yardımcı olarak, bu Kur’anın bir benzerini ortaya koymak için bir araya gelseler, and olsun ki, yine de benzerini ortaya koyamazlar." [İsra, 88] "And olsun ki, peygamberlerin kıssalarında, aklı olanlar için ibretler vardır. Kur'an uydurulabilen bir söz değildir. Fakat kendinden önceki Kitapları tasdik eden, inanan millete her şeyi açıklayan, doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmettir." [Yusuf, 111] "Bu Kur'an, Allah'tandır; başkası tarafından uydurulmuş değildir. Ancak kendinden öncekini doğrular ve o Kitap'ı açıklar. Âlemlerin Rabbinden geldiğinden şüphe yoktur." [Yunus, 37] "Senin için, 'Onu uydurdu mu?' diyorlar. De ki: 'Onun surelerine benzer bir sure meydana getirin, iddianızda samimi iseniz, Allah'tan başka çağırabileceklerinizi de çağırın.'" [Yunus, 38] "Sana 'Kuran'ı kendiliğinden uydurdu' derler; de ki: Uydurdumsa suçu bana aittir; oysa ben sizin işlediğiniz günahlardan uzağım." [Hud, 35]
Değerli okuyucularım, Kur'an-ı kerim, gerçekten tam anlamıyla mucize bir kitaptır. Hâris el-A'ver'den nakledilen ve fitnelerden kurtuluş yolunun Kur'ana uymaktan geçtiğini bildiren bir hadis-i şerifte Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz:
"(Fitnelerden kurtuluş yolu) Allah'ın Kitabıdır. O'nda sizden öncekilerin ahvâliyle ilgili haberler, sizden sonra gelecek fitneler ve kıyamet ahvâli ile ilgili haberler mevcuttur. Ayrıca sizin aranızda cereyan edecek ahvâlin de hükmü var. O, hak ile batılı ayırdeden ölçüdür. O'nda herşey ciddîdir, gayesiz bir kelâm yoktur."
"Kim akılsızlık edip, O'na inanmaz ve O'nunla amel etmezse, Allah onu helâk eder. Kim O'nun dışında hidayet ararsa Allah onu saptırır. O Allah'ın sağlam ipidir. O, hikmetli olan zikirdir, O dosdoğru yoldur. O, kendine uyan hevaları kaymaktan, kendisini okuyan yol göstericileri kafa karışıklığından korur. Alimler O'na doyamazlar."
"O'nun çokça tekrarı usanç vermez, tadını eksiltmez. İnsanı hayretlere düşüren mümtaz yönleri son bulmaz, tükenmez. O öyle bir kitaptır ki, ... Kim O'ndan haber getirirse doğru söyler. Kim O'nunla amel ederse ücrete mazhar olur. Kim O'nunla hüküm verirse adaletle hükmeder. Kim O'na çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur. Ey A'ver, bu güzel kelimeleri öğren." buyurmuştur.
Allahü Tealâ, O'nu, insanların öğrenmeleri ve ezberlemeleri için kolaylaştırmıştır. Şöyle ki: • Genel olarak birbirine benzer ifade, ibare, deyim ve kelime grupları sık sık tekrarlanarak insanların kolayca onları bellemeleri sağlanmıştır. • İlk öğrenenlerin fazla zorlanmamaları için baş tarafların okuması daha kolaydır. Daha çok sosyal konuların işlendiği sonlarda ise kelime çeşitliliği gittikçe artmaktadır. Ancak Kur'an öğrenen kişi artık belli bir seviyeye geldiğinden buraların okunması kendisine o kadar zor gelmemektedir. • Kur'an-ı kerim, düzyazı biçiminde vahyedilmiş olmasına rağmen, cümle ve cümleciklerin sonu genellikle kafiyeli kelimelerle bittiğinden tamamen bir manzum yazı havası içinde okunmakta, insan O'nu okurken tıpkı bir şiir okur gibi zevk almaktadır. • Birçok yerlerinde yalnız cümle ve cümleciklerin sonu değil, bazen bir cümlenin tamamı birbiri ile kafiyeli kelimelerden oluşmaktadır. Bu da okuyuşa ayrı bir zevk katmaktadır. • Arapça'da bazı heceler uzun, bazıları çok uzun, bazıları da kısa okunur. Bu da sesli okurken Kur'anın okunuşuna büyük bir ahenk katmaktadır. Hele Saba, Hüzzam gibi belli makamlarla cehren okunduğunda okuyan da dinleyen de büyük bir manevî zevk almaktadır. Bu söylediklerim tamamen Kur'an-ı kerimin biçimsel özellikleriyle ilgilidir. Önceki yazılarımda da zaman zaman belirittiğim gibi, asıl olan Kur'anı anlamak, O'nun ahkâmına, oradaki buyruk, tavsiye ve öğütlere uymaktır. Ayet-i kerimede Allahü Tealâ: "Kur’anı öğüt almak için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan yok mu?" [Kamer, 17] buyurdu.
Değerli okuyucularım, Allahü Tealâ, Kur'anı, batıl yolda olanların herhangi bir kuşkuya düşmemeleri için okuması yazması olmayan ümmî bir peygambere indirmiştir. Ayet-i kerimede bu durum mealen aşağıdaki şekilde ifade edildi: "Sen bundan [Kur'an-ı kerim indirilmeden] önce, bir yazı, bir kitap okumadın, elinle de yazı yazmadın. Böyle olsaydı, bâtıl yoldakiler şüpheye düşerlerdi." [Ankebut, 48] Diğer yandan Kur'an, 23 yılda inmiş olmasına rağmen O'nun içeriğinde herhangi bir tutarsızlık yoktur. Eğer O, akşam yediğini sabaha unutan aciz insan eliyle oluşturulmuş bir doküman olsa idi, bu kadar uzun zamanda, bu kadar çeşitli konuyu işleyen bir belgede birçok çelişki ve tutarsızlık olurdu. Ayet-i kerimede: "Eğer Kur’an, Allah’tan başkasından gelmiş olsaydı, içinde pek çok tutarsızlık bulunurdu. Bunu düşünemiyor musunuz?" [Nisa 82] buyruldu. Allah'a emanet olunuz. Dr. İsmail Ulukuş
| ||