013  Meleklere iman


Değerli okuyucularım,

Doğru ve kâmil bir imanın 6 şartından ikincisi meleklere inanmaktır. Melekler, Allahü Tealâ'nın yarattığı iki büyük alemden biri olan "Emir Alemi"ndendir. Bu alem, görünmeyen bir alemdir. Bu aleme, alem-i melekût veya alem-i ervah da denir. Bu alemi, madde aleminin araç ve olanaklarıyla görmek mümkün değidir. Müminler bu Alemi ancak kalb yoluyla idrak, kabul ve tasdik ederler. Kalb, müminin mânâ alemine açılan penceresidir. Ancak Allahü Tealâ izin verirse, kuşkusuz, bu alemdekiler de baş gözü ile görülebilir. Nitekim:

"Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü." [Meryem, 17] mealindeki ayet-i kerimede anlatıldığı üzere Cebrail (a.s.), Hz. Meryem'e insan suretinde görünmüştür.

"Cebrail aleyhisselam, Peygamber Efendimize de insan şeklinde görünürdü. Ekseriye, Dıhye ismindeki sahabi şeklinde görünürdü. Eshab-ı kiramdan bazıları da, Cebrail aleyhisselamı insan şeklinde gördüler."[1]


# Sahabe, Cebrail (a.s.)'ı gözleriyle gordüler

Meşhur "iman, islam, ihsan" hadisi bunun en önemli kanıtıdır. Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor:

Bir gün Rasulullah (s.a.v.) açıkta oturuyordu. (Yanına) biri gelip: "İman nedir?" diye sordu. Rasulullah:

"İman; Allah'a, Meleklerine, Allah'a kavuşmaya, Peygamberlerine inanmak, kezâlik dirilmeğe inanmaktır." cevâbını verdi.

"Ya İslâm nedir?" dedi.

"İslâm; Allah'a ibâdet edip (hiçbir şeyi) O'na ortak koşmamak, namazı kılmak ve zekâtı vermek, Ramazanda da oruç tutmaktır." buyurdu.

(Ondan sonra) "Ya ihsân nedir?" diye sordu.

"Allah'a sanki görüyormuş gibi ibâdet etmendir. Eğer sen, Allah'ı görmüyorsan şüphesiz O, seni görür." buyurdu.

"Kıyâmet ne zaman?" dedi. (Bunun üzerine) buyurdu ki: "Bu mes'elede sorulan, sorandan daha âlim değildir."

(Rasulullah'ın kıyamet ile ilgili bazı sözlerinden sonra gelen adam) arkasını döndü gitti. Rasulullah (s.a.v.) "Onu çevirin." diye emrettiyse de izini bulamadılar. Bunun üzerine,

"İşte bu, Cibrîl (a.s.)'dır. Halka dinlerini öğretmek için geldi." buyurdu. [Buharî]

Diğer yandan, Cebrail (a.s.)'ın Peygamberimize Kur'an okuduğu, Rasulullah'ın unutmama gayreti içinde onunla birlikte söylemeye uğraştığı ve sonra da Allahü Tealâ tarafından acele etmeyip yalnız dinlemesi için uyarıldığı ayet-i kerime ile sabittir:

"Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme, yalnız dinle." [Kıyamet, 16]

"Doğrusu o vahyolunanı kalbine yerleştirmek ve onu sana okutturmak Bize düşer." [Kıyamet, 17]


# Bir başka rivayet

Değerli okuyucularım, meleklerin, özellikle de Cebrail (a.s.)'ın, Rasulullah ve bazı sahabeler tarafından görüldüğünü gösteren bir başka rivayet de şöyledir:

"Hicretin beşinci senesinde, Rasûlullah Benî Kureyza seferine gitmeden önce Medîne’nin yakınında bir mevki olan Savreyn’de Eshâb-ı kirâmdan bir topluluğa rastladı ve onlara sordular:

- Kimseye rastlamadınız mı?

- Yâ Resûlallah, biz, Dıhye-i Kelbî’ye rastladık. Eyerli beyaz bir katır üzerine binmişti. O katırın üzerinde atlastan bir kadife vardı.

Bunu işitince, Rasûlullah Efendimiz buyurdu ki:

- O Cebrâil’dir. Kalelerini sarssın ve kalblerine korku versin diye Benî Kureyza’ya gönderildi."[2]

Hadis kitaplarında buna benzer daha başka rivayetler de vardır.

Kur'an-ı kerimdeki apaçık ayetler ve doğru sözlü güvenilir insanlardan nakledilen bu ve benzeri bilgiler, meleklerin, özellikle de Cebrail (a.s.)'ın Hz. Meryem'e, Peygamberlere, Rasulullah'a ve Eshâb-ı kiramdan bazılarına zaman zaman insan suretinde göründüğünü açık bir biçimde göstermektedir.


# Dünya ve ahıret işlerini görenler

Değerli okuyucularım,

Görünür, görünmez bütün âlemleri Allahü Tealâ yaratmıştır. Onların hareket ve dinamizmini sağlayan da O'dur. Allah (c.c.) bizatihi kendisi diri ve hayat sahibi olup O'nun diriliği kendindendir. O'nun ilmi, gücü ve kudreti gibi diriliği de, ezelî, ebedî, kâmil ve sonsuzdur.

Diri ve hayat sahibi olan diğer bütün yaratılmışların enerjileri ise, bizatihi Allahü Tealâ'nın tertip ve düzenlemesi ile, yine O'ndan gelir. Yaratılmışların dirilik ve güçleri, Rabbülâlemin'in diriliğine benzemez. Onların dinamizmi, Allahü Tealâ hazretlerinin yarattığı bir takım özel fiziksel ve kimyasal mekanizmalarla sağlanır. Bu dirilik ve dinamizm, sınırlı, geçici, ve her bir canlıda farklı ve göreceli bir yapıdadır. Yaratılmış canlılar zamanla yorulur, dinlenme ihtiyacı duyarlar. Enerjiyi sağlayan mekanizmalar herhangi bir sebeple çalışmaz duruma gelir ise, bu canlılar ölüme giderler. Madde âlemindeki bu canlılık mekanizmaları çağdaş bilim tarafından önemli ölçüde aydınlatılmıştır. Ama âlem-i ervahta bu dirilik nasıl sağlanır? Meleklerin aslî halleri nasıldır? Onlar nasıl madde âlemindeki insanın gözüyle görünür hale gelir? Bu gibi fizikötesi konularda maalesef insanoğlunun fazla bir bilgisi yoktur. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi onların insanlara insan suretinde görünebildiği, Kur'anın ve doğru sözlü kişilerin tanıklığı ile sabittir.


# Melekler, diri, akıllı, nuranî yaratıklardır

Kur'an-ı kerim ve Hadis-i şeriflerdeki ifadelerden açıkça anlaşıldığına göre melekler, diri, hayat sahibi, akıllı, nuranî yaratıklardır.

Melekler Allahü Tealâ'nın ikram olunmuş, değerli, şerefli kullarıdır. O'nun ortakları veya çocukları değildir.

"Hal böyle iken, Rahman çocuk edindi, dediler. Allah bundan münezzehtir. Doğrusu melekler, ikram olunmuş kullardır." [Enbiya, 26]

Onlar, Allahü Tealâ'nın emirlerine itaat ederler, O'nun sözünden çıkmazlar, isyan etmezler. Günah işlemezler. Kendilerine verilen emirleri yapmaktan ve Ulu Allah'ı tesbih etmekten başka işleri yoktur.

"Onlar Allah'ın sözünün önüne geçmezler, hep O'nun emriyle hareket ederler." [Enbiya, 27]

"Üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar." [Nahl, 50]

"Katında olanlar O'na kulluk etmekten çekinmezler ve yorulmazlar. Gece ve gündüz, bıkmadan tesbih ederler." [Enbiya, 19-20]

Melekler, erkek veya dişi değildirler. Evlenmezler, doğurmazlar, çoğalmazlar, yiyip içmezler. Ayet-i kerimede:

"Onlar, Rahman olan Allah'ın kulları melekleri de dişi saydılar. Yaratılışlarını mı görmüşler?" [Zuhruf, 19] buyruldu.

Meleklerin kanatları vardır, ama, bunların nasıl olduğu bilinmez. Bazıları bu kanatları, onlara tevdi edilen görevler olarak tevil etmişlerdir. Doğrusunu Allah (c.c.) bilir. Ayet-i kerimede:

"Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a mahsustur." [Fatır, 1] buyruldu.


# Dünya işleri dört meleğin yönetiminde

Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz, dünya işlerini dört büyük meleğin idare ettiğini bildirmiştir.

"Dünya işlerini dört melek idare eder: Cebrail, Mikail, İsrafil ve ölüm meleği Azrail." [Kurtubi]

Cebrail (a.s.), Kur'an-ı kerimin vahyi ile görevli melektir. Rasulullahın kalbine Kur'an-ı kerimi indiren odur.

"Uyaranlardan olman için, onu, Rûhu'l-Emin (Cebrail), apaçık Arap diliyle, senin kalbine indirmiştir." [Şuara, 193-194-195]

"Her kim Allah'a, Allah'ın meleklerine, peygamberlerine, Cebrail ile Mîkâil'e düşman olursa, iyi bilsin ki, Allah da o kâfirlerin düşmanıdır." [Bakara, 98]

Mikâil'in görevi, evrendeki olayları yönetmek, İsrafil'in görevi sura üflemektir. Azrail'in görevi de ruhları kabzetmektir.

"De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz." [Secde, 11]

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş


----------------
[1] http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1711
[2] http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3664