092  İlahî Yazgı


Değerli okuyucularım,

Kâmil bir insan olmadan, ebedî bir mutluluğa erişmek mümkün değildir. Kâmil bir insan olmanın yolu da ancak kâmil bir imandan geçer. Kâmil bir imanın şartlarından birisi ise, evren adını verdiğimiz bu ilahî düzen içinde cereyan eden her olgunun ilahî bir takdir ve yazgıya göre cereyan ettiğine, hiçbir kuşku ve tereddüt duymadan inanmaktır. Buna kısaca "Kader" denir. Kadere, yani bütün hayır ve şerlerin, Allahü Tealâ'nın takdiri ile ortaya çıktığına inanmak imanın altı şartından biridir. Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz:

"İman, Allaha, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana, kadere, hayrın ve şerrin Allahtan olduğuna inanmaktır." [Nesâi]

"Allah, ilk önce Kalem’i yaratıp, Sonsuza kadar olacak olanı yaz, buyurdu." [Tirmizi]

"Her şey ezelde yazıldı. Kalem kurudu." [Tirmizi]

"Kaderi inkâr edenin İslam’dan nasibi yoktur." [Buhari]

"Kadere inanmak, iman esaslarındandır." [Tirmizi]

"Ahir zamanda, kaderi inkâr edenler çıkacaktır." [Tirmizi]

"Kaderi inkâr eden helâk olur." [Taberâni]

"Kadere iman etmedikçe, başa gelecek olanın asla şaşmayacağına, başa gelmeyecek olanın da asla gelmeyeceğine inanmadıkça, hiç kimse iman etmiş sayılmaz." [Tirmizi]

"Şurası muhakkak ki, Allah her nefsi yaratmış, onun hayatını, ölümünü, rızkını ve uğrayacağı musibetlerini yazmıştır." [Tirmizi]

buyurdu.

Görüldüğü gibi "Kader"e iman, imanın temel esaslarından biridir. Kur'an-ı kerimde bu konuda çok açık beyanların olması, esasen, Allah'a inanan herkesin O'nun yüce takdirine de inanmasını zorunlu bir hale getirmektedir. Yüce Rabbimiz buyurdu ki:

"O, her şeyi yaratıp bir ölçüye göre düzenleyerek takdir etmiştir." [Furkan, 2]

"Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere (bir düzene, ölçüye, plana) göre yarattık." [Kamer, 49]

"Her olay ve başınıza gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (levh-i mahfuzda) yazmış olmayalım." [Hadid, 22]

"O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir şey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açık bir kitaptadır." [Sebe, 3]

"Gökte ve yerde olanı Allah'ın bildiğini bilmez misin? Bunlar hiç şüphesiz Kitap'dadır" [Hac, 70]

"Karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ki, onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane, ne de kuru ve yaş hiçbir şey yoktur ki, o herşeyi açıklayan Kitap'ta bulunmasın." [Enam, 59]

Ayet-i kerimelerden de açıkça anlaşıldığı gibi, Allahü Tealâ, sonsuz ilmiyle, görünür ve görünmez alemlerdeki her şeyi, "Levh-i mahfuz"da yazılı belli bir ölçü ve düzen içinde yaratmış; alemler var olduğu sürece cereyan edecek bütün olayları da belli bir programa bağlamıştır. Bu ilahî düzenlemeye "Kader", önceden takdir edilmiş bulunan olayların zamanı geldikçe gerçekleşmesine de "Kaza" adı verilir.

Değerli okuyucularım, bu ilahî takdir değişmez.

"Her ümmetin bir eceli vardır, gelince ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gider." [Araf 34]

"Allah'ın tayin ettiği vade gelince, artık o ertelenmez." [Nuh,4]

Ancak ömürlerin, insanların bazı iyi veya kötü davranışlarına göre uzayıp kısalabildiği, bazı musibetlerin de dualarla önlenebileceği aşağıdaki ayet ve hadislerden anlaşılmaktadır:

"Kendisine ömür verilenin ömrünün uzatılması da, kısaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır." [Fatır, 11]

"Kader, tedbirle, sakınmakla değişmez. Ama kabul olan dua, belâ gelirken korur." [Taberani]

"Sıla-i rahm ömrü uzatır." [Taberani]

"Kaza-i muallakı hiçbir şey değiştiremez. Yalnız dua değiştirir ve ömrü yalnız ihsan, iyilik arttırır" [Hâkim]

Kuşkusuz bunlar da yine Allahü Tealâ'nın takdiri ile olmaktadır.

Günlük hayatımızdaki olaylarda da açıkça gözlediğmiz gibi, ilahî programın insan davranışlarına ilişkin kısmı, akıl sahibi insana bir tercih hakkı tanıyacak şekilde düzenlenmiştir. Ayet-i kerimelerde:

"Cenab-ı Hak, hayrı ve şerri ve bu ikisinin hallerini öğretip bunlardan birini tutmak için, ihtiyar [tercih hakkı] verdi. Nefsini temizleyen kurtuldu. Nefsini günahta, cehalette, dalalette bırakan, ziyan etti." [Şems 7-10]

"De ki Kur’an rabbinizden gelen bir haktır. Artık dileyen iman etsin dileyen kafir olsun" [Kehf, 29] buyruldu.

Görüldüğü gibi insanın iyilikle kötülük arasında bir tercih hakkı vardır. Bir başka deyişle, insan iyiliği (imanı) tercih ederse, programın iyiliğe ilişkin kısmı, kötülüğü (küfrü) tercih ederse kötülüğe ilişkin kısmı çalışmaya başlar. Zaten insanın sorumluluğu da bu tercih hakkından doğmaktadır.

Nefsimize zor gelsede tercihimizi daima hayırdan yana kullanıp her an Rabbimizin rızasını kazanmaya çalışmalıdır.

Rasulullah Efendimiz,

"İbadet et, herkese ezelde takdir edilmiş olanı yapmak kolay gelir" [Müslim]

buyurdu.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş