065  İmansız ölmemek için -1-


Değerli okuyucularım,

Kuşkusuz son nefesinde imansız ölmek, her müminin en önemli korkusudur. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerine bir gün, bazı sevdikleri, "Efendim, bir müslüman için en büyük mesele nedir?" diye sordular. "En mühim mesele, dünyâdan (Îman) ile gitmektir. Onun için (Îmansız) gitmekten çok korkmalı ve titremelidir." buyurdu.

İslam büyükleri, "Îmansız ölmekten korkmayan kimse, îmansız ölür." buyurmuşlardır. O sebeple imansız gitmemek için, imansız ölmekten çok korkmalıdır.

Allah (c.c.), insana sayısız nimetler vermiştir. Fakat İman ve İslam, Allahü Tealâ'nın bir insana bahşettiği nimetlerin, en büyüğü ve en önemlisidir. Bunlar sayesinde insanın dünya hayatı huzur ve mutluluk içinde geçtiği gibi, ahırette de sonsuz nimetlere garkolur. O sebeple insan sahip olduğu bu nimetlere çok şükretmelidir. İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretleri: "İmansız ölmemek için, iman nimetine çok şükretmelidir." buyuruyor.

Allahü Tealâ Hazretleri ayet-i kerimelerde:

"Allah'ın nimetlerine şükreder ve îmân ederseniz, Allah size niçin azâb etsin?" (Nisâ, 147)

"Şükrederseniz and olsun ki, size karşılığını artıracağım; nankörlük ederseniz bilin ki azabım pek çetindir" (İbrahim, 7) buyurdu.

Yani şükür, bir nimetin elden çıkmaması ve aksine daha da artması için çok önemli bir sebeptir. O nedenle en önemli nimet olan "İman" için çok şükredici olmalıdır. Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin her abdest aldığında, niyetlendikten sonra, abdest almaya başlamadan önce:

"Suyu temizleyici ve İslam'ı nur kılan, ve beni İman ve İslam'la şereflendiren Rabbime hamd olsun."

diye dua ettiği bildirilmiştir. Böylece insan hergün hiç değilse 3-5 kere sahip olduğu iman nimeti için Rabbine şükretmiş olur.

Değerli okuyucularım, imansız gitmeye sebep olan şeylerden biri de Anne ve Babanın kalbini kırmak, onları gücendirmektir. Anne ve babaların çektiği sıkıntıları, insan, kendisi anne veya baba olmadan anlayamaz. Bizlerin üzerinde bilhassa annelerimizin çok büyük hakkı vardır. O sebeple anne ve babalarımıza karşı çok saygılı olmalı, onları hiçbir vesile ile üzmemeye ve her vesile ile onlara ihsanda bulunmaya çalışmalıdır. Kur'an-ı kerimde:

“Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik.” [Ahkaf, 15]

“Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine öf bile deme;...” [İsra, 23] buyruldu.

Hadıs-i şeriflerde de:

“İnsanlar içinde en büyük hak sahibi, erkeğin üzerinde annesi, kadının üzerinde de kocasıdır.” [Hakim]

“En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdan sonra ana-babaya iyiliktir.” [Müslim]

“Ana-babaya ihsan, bedbahtlığı saadete çevirir, ömrü uzatır ve insanı kötü ölümden korur.” [Ebu Nuaym]

“Ana-babasına asi olan, vefatlarından sonra, onlar için dua etse, Allahü Tealâ, onu, ana-babasına itaat edenlerden yazar.” [İbni Ebiddünya] buyruldu.

Ana-baba hakkı bu kadar önemli olunca, bu hakkı gasbeden kişi de imansız gitmek gibi büyük bir tehlike ile yüzyüze gelir. Sahabe-i kiramdan Alkama'nın öyküsü bunun en güzel örneğidir:

Rasulullah (s.a.v.) sohbet ederken bir kadın telaşla huzuruna girdi. Kocasının ölüm döşeğinde olduğunu, kendisine telkin ettiği halde şahadet getiremediğini, imansız ölmesinden korktuğunu, söyledi. Rasulullah, sağlığında herhangi bir kötü hareketi olup olmadığını sordu. Kadın, hiçbir kötü işinin olmadığını, namazlarını kılıp ibadetlerini eksiksiz yaptığını anlattı. Bunun üzerine Rasulullah, dünyada kimi olduğunu sordu ve annesinin sağ olduğunu öğrenince onu huzuruna çağırttı. Annesine oğlundan memnun olup olmadığını sordu. Annesinin, oğlunun evlendikten sonra kendisini hor görmeye başladığını, ona kırgın olduğunu söylemesi üzerine, ondan oğluna hakkını helâl etmesini istedi. Kadın buna yanaşmadı. Bunun üzerine Rasulullah, onun cezasını burada çekmesinin cehennemde yanmasından daha iyi olacağını söyleyerek etrafındakileri odun toplamaya gönderdi. Bunun üzerine kadın dayanamadı ve hakkını helâl ettiğini bildirdi. Rasulullah, Alkama'ın durumunu öğrenmek üzere Bilali Habeşi hazretlerini gönderdiğinde artık Alkama'nın dili açılmıştı:

- Lailahe illallah Muhammedur Rasulullah, diyerek ruhunu teslim etti.

Hadis kitaplarında uzunca anlatılan bu rivayet, özetle böyledir.

O sebeple, imansız gitmemek için, Anne-Baba hakkına çok riayetkâr olmalı onların kalblerini kırmamaya çalışmalıdır.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş