064  İmansız ölmekten çok korkmalıdır


Değerli okuyucularım,

Allahü Tealâ, yarattığı her şeye karşı sınırsız rahmet ve merhamet sahibidir. Biz kullarına da çok acır. O'nun şefkati, bir annenin evladına olan şefkatinden çok çok daha fazladır. Bununla birlikte, Kendi varlığını inkar edip kurduğu ilahî düzeni bozanlara, hak hukuk tanımayıp insanlara zülmeden zalimlere karşı da O'nun gadabı pek şiddetlidir. Ayet-i kerimede:

"O inkâr edip zulmedenler var ya, Allah onları ne bağışlar, ne de doğru yola iletir. Onları yalnız içinde ebedi kalacakları cehennem yoluna götürür." [Nisa, 168-169] buyruldu.

O sebeple hiç kimse kendi yaptığı kötülüklerin yanına kâr kalacağını sanmamalıdır. Kötülük ve zulümden uzak durmalı, yaptığımız hata ve kusurlar için de hemen tevbe etmelidir. Tevbeyi son nefese kadar geciktirmemelidir.

Kişi, sekaret denilen ölüm sarhoşluğuna girdiği zaman, ahıretteki yeri kendisine gösterilir. Yani ahıret gerçekliklerine vakıf olur. O durumda tevbe etmemin bir faydası yoktur. Ayet-i kerimede:

"Kötülükleri işleyip dururken, ölüm kendisine geldiği zaman; 'şimdi tevbe ettim' diyenler ile kafir olarak ölenlerin tevbesi makbul değildir. İşte onlara elem verici azab hazırlamışızdır." [Nisa, 18] buyruldu.

Ölümden değil, imansız ölmekten korkmalıdır. Ayet-i kerimelerde:

"İnkar edenlerin diyar diyar gezip refah içinde dolaşması sakın seni aldatmasın; az bir faydalanmadan sonra onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü duraktır!.." [Al-i imran, 196-197]

"Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir. Bu yüzden işleri boşa gitmiştir. Kıyamet günü Biz onlara değer vermeyeceğiz." [Kehf, 105]

"Âyetlerimizi inkâr ederek kâfir olanları elbette ateşe atacağız." [Nisa, 56] buyruldu.

Kâfir olarak ölenlerin dünyada yaptığı iyi işler de kendilerine bir fayda vermez.

"Kim imanı inkar ederse, şüphesiz amelleri boşa gider. O, ahirette de kaybedenlerdendir." [Maide, 5]

"Kâfir olarak ölenlerin işleri, dünyada da, ahirette de boşa gider." [Bakara, 217]

"Rablerini inkar edenlerin işleri, fırtınalı bir günde, rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer; yaptıklarından hiçbir şey elde edemezler." (İbrahim, 18)

Allahü Tealâ adildir, ne hayatlarında ne de ölümlerinde zalimlerle iyi insanları bir tutmaz.

"Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar mıyız hiç?" (Kalem, 35)

"Yoksa kötülük işleyenler, hayatlarında ve ölümlerinde kendilerini, iman edip iyi ameller işleyen kimselerle bir tutacağımızı mı zannettiler? Ne kötü hüküm veriyorlar!" [Casiye, 21]

Değerli okuyucularım, Allahü Tealâ büyük şefkat ve merhamet sahibidir, adildir ve kimseye zulmetmez. İnsanlar kendi nefislerinin hevasına uyarak kendilerine zulmederler. Üstelik bu davranışlarıyla yalnız kendilerini sıkıntıya sokmakla kalmazlar, çevrelerindeki insanları da sıkıntıya sokarlar. İlahî düzen, ilahî adaleti kendiliğinden gerçekleştirecek şekilde tertip ve tanzim edilmiştir. Yapılanların karşılığını insan çoğu zaman daha bu dünyada iken bulur. "İyilik yapan, iyilik bulur. Kötülük yapan, kötülük bulur." Ama bunların ahıretteki karşılıkları çok daha önemli ve uzun sürelidir. İlahî adaletten en küçük bir kuşku duymamalıdır. O, öyle veya böyle, muhakkak tecelli eder. İnsan kendini başı boş sanmamalıdır.

Dünyada ve ahırette bütün hayır, iyilik ve mutlulukların başı "iman"dır. Akıl ve iman, insanı insan yapan en önemli iki parametredir. Bu iki nimetten yoksun bir kişinin, herhangi bir hayvandan hiçbir farkı olmaz. O sebeple bu en büyük iki nimetin ve bize bahşedilen çoğunun farkında olmadığımız diğer bütün nimetlerin değerini çok iyi bilmelidir. Bunlar için Rabbimize çok minnettar olmalı, O'nun bizler için hepsi hayır olan sözlerine, tavsiye ve buyruklarına (Kur'anın ahkâmına) çok önem vermeli, daima Rabbimize tam bir teslimiyet ve bağlılık içinde olmalıdır. İsyan içinde olmamalıdır. Veli-i nimetimiz olan Mevlâmıza nankörlük yapmamalıdır. Küfre düşmekten, hele hele imansız ölmekten çok korkmalıdır.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş