063  Ölümü istememelidir


Değerli okuyucularım,

Ölüm, bir mümini Rabbini kavuşturan bir köprü ise de, ölümü istememeli, şu fani dünyada elde ettiği ahıret kazançlarını mümkün olduğunca artırmaya çalışmalıdır. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz:

"Dünya, ahiretin tarlasıdır." [Deylemi]

"Ölümü istemeyin! Çünkü bir kişi iyi ise, yaşadıkça iyiliği artar. Kötü ise, hatalarından dönüp doğru yola gelebilir." [Buhari] buyurdu.

Hele sıkıntılardan dolayı ölümü hiç istememelidir. Rasulullah:

"Sıkıntılardan dolayı ölümü istemeyin! Dayanamayan, 'Ya Rabbi, hakkımda yaşamak hayırlı ise, yaşamayı, ölmek hayırlı ise, ölümü nasip et!' desin!" [Buhari] buyurdu.

Başa gelen her türlü belâ, sıkıntı ve musibetler, insanın günahlarına kefarettir:

“Allah yolundaki mümine isabet eden her yorgunluk, hastalık, sıkıntı, üzüntü, keder, hatta ayağına batan diken bile, günahlarına kefaret olur.” [Buhari]

Ani ölüm ise, mümin için bir rahmettir.

"Ani ölüm, mümine rahmet, facire nedamettir." [İ. Ahmed]

Değerli okuyucularım, ölüm bir ilahî takdirdir ve onun ne zaman geleceğini Allah'tan başka kimse bilmez. Ani ölüm ise mümin için rahmet olmakla birlikte facir için nedamet ve pişmanlıktır. Sonunda pişman olmamak için ölüme her an hazırlıklı olmalıdır.

Bu hazırlığın ilk adımı "tevbe"dir. Tevbe, kişinin yeniden Rabbine dönmesi, kendi nefsinin hevasına kul olmaktan nedamet duyup yeniden Rabbinin iradesine bağlanmasıdır. Ayet-i kerimede:

"Ey inananlar! Yürekten tevbe ederek Allah'a dönün!" [Tahrîm, 8] buyruldu.

Tevbenin biri kalble ilgili görünmeyen yanı (nedamet ve pişmanlık), diğeri de davranışlarla ilgili görünen yanı (istiğfar) vardır. Rasulullah Efendimiz:

"Günahlara pişmanlık, tevbedir" [Hâkim] buyurdu.

Değerli kardeşlerim, asıl olan kalbdir. Yaptığımız kötülük, hata ve kusurlardan her zaman nedamet duymalıdır. Bununla birlikte dil ile istiğfarı da hiçbir zaman terk etmemelidir. İstiğfar, en basit şekliyle, "Estağfirullah" (Ya Rabbi, senden mağfiret dilerim) denilerek yapılır. Rasulullah (s.a.v):

"Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah'dan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim." [Buharî] buyurdu.

Tevbeye besmele çekerek, Allahü Tealâ'ya hamd ve Rasulullah Efendimize selavat ile başlanmalıdır. Kapsamlı bir tevbe için:

"Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah el-azim, el-kerim, ellezi lâilâhe illa hû, el-hayye'l-kayyume ve etûbü ileyh.

Tevbe Ya Rabbi! (3 defa)

Ya Rabbe'l-alemin, bulûğa erdiğim andan şu ana kadar benden şirk, küfür, inkâr, isyan, bühtan, farkında olduğum olmadığım, gizli açık, büyük küçük her ne günah sadır oldu ise ben onların hepsine tevbe ettim. Nadim ve pişman oldum. Bir daha işlememeye azmettim. Ya Rabbi, günahlarımı bağışla ve bu aciz kulunu bir daha onlara döndürme!" denilir.

Tevbeden sonra:

"Eşhedü en lailahe illlallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhü ve rasulühü" diyerek imanımızı tazelemelidir.

Tevbe istiğfar ve kelime-i şehadet ile insan bütün günahlarından arınır, tertemiz olur. Rasulullah Efendimiz:

"İstiğfar eden, hiç günah işlememiş gibi olur" [İbni Mace] buyurdu.

Değerli okuyucularım, tevbe ile günahlar affolur ve kul yeniden Rabbine döner ise de, bu, önceden işlediği günahlar içindeki kul haklarını, Rabbine ve diğer insanlara olan borçlarını, kaza ve kefaretleri üzerinden düşürmez. Bunları bir an önce ödemeye çalışmalıdır. Kumar, dolandırma, hileli satış, gasp gibi gibi haksız yollardan elde edilen mal ve paraları, hak sahiplerine, onlar ölmüşler ise varislerine iade etmeli, onlar da bilinmiyorsa değerini bir fakire vererek sevabını hak sahibine bağışlamalıdır. Kazaya kalan ibadetlerimizin kazalarını ifa etmeli, zekat borçlarımızı vermeli, varsa adaklarımızı, yemin kefaretlerimizi yerine getirmeli, eşlerimizin mehirlerini bir an önce kendilerine ödemeye çalışmalıdır.

İyilik ve kötülüğün doğru ölçüsü, Allahü Tealâ'nın ahkâmıdır. İnsan bu ahkâmdan sorumludur. Onun için bu ahkâmı, yani dinin getirdiği emir ve yasakları iyice öğrenip bunlara uymaya çalışmalıdır. Özellikle İslam'ın esaslarını oluşturan namaz, oruç, zekat ve hac ibadetlerini eksiksiz yerine getirmek için büyük bir çaba içinde olmalıdır.

Cennete götürücü ameli soran bir zata, Peygamber Efendimiz:

"Allah’a ortak koşmayıp, farz olan namazı, zekatı ve Ramazan orucunu eda eden Cennete gider" buyurdu. [Buhari]

Özellikle namaz ibadeti pek önemlidir. Rasulullah (s.a.v.):

"Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir." [Taberani] buyurdu.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş