056  Peygamberlerin mucizeleri haktır


Değerli okuyucularım,

Bizler maddî bir âlem içinde yaşıyoruz. Duyu organlarımız da bu madde âleminin kurallarına göre çalışan algı mekanizmalarına sahiptir. Ancak bu algılanan duyumların anlamlandırılması tamamen farklı bir iştir. Ve herkes kendi geçmişi, bilgi birikimi, akıl seviyesi, çevresindeki âlemi değerlendirmesi, dünya görüşü.. gibi kendisinin sahip olduğu ön ruhsal değerlere göre bu duyumları algılar. Paragöz bir adam, her şeye para ve kazanç açışından bakar. Yunus Emre gibi bir derviş, her şeye mânâ penceresinden bakar.. Tabii algı ve anlamaları da bu bakış açılarına göre şekillenir.

İşte maddî bir âlem içinde yaşayan insanın maddî mekanizmalara dayanan, fakat her biri birer fikir ve kanaat haline gelmiş olan bu anlamlandırmaları, insanın manevî hayatının temelini oluşturur. Kalbimiz naklî bilgilerle yeniden şekillenmiş bu manevî değerlerin ifadesini bulduğu, madde ile mânâ arasındaki bir geçit bölgesidir.

Madde âlemi, görülebilir nesne, durum ve olaylardan oluşan, işleme kuralları belli, her şeyin belli sebeplerle meydana geldiği bir âlemdir. O sebeple bu âlemde yaşayan herkeste, alim olsun cahil olsun her şeye bir sebep arama şartlanması vardır. Çünkü kişi her an görmektedir ki her an her olay belli sebeplerle ortaya çıkmaktadır. Madde âleminin kuralları dışında cereyan eden herşey olağanüstüdür. Bu olağanüstülükler ise her zaman insanların merakını çekmektedir. Birçok insanın, gaybden haber verdiklerini veya olağanüstülükler gösterdiklerini sanarak falcı ve büyücülerin peşinde koşturması o sebepledir. İnsanlar, geçmişte, hak insanı olan ve insanları hakka (gerçeğe), adalete, doğruluğa, güzel ahlaka çağıran peygamberleri de, Allah'ın izniyle gayb âleminden bazı haberler vermeleri sebebiyle, bu falcı ve büyücülerle karıştırmışlar ve çoğu zaman kendilerine inanmak için onlardan olağanüstü şeyler istemişlerdir.

"Sen şüphesiz büyülenmişin birisin; bizim gibi bir insandan başka birşey değilsin. Eğer doğru sözlü isen bir belge (mucize) getir, dediler." [Şuara, 153-154]

"Bilmeyenler: Allah bizimle konuşmalı veya bize bir ayet (mucize) gelmeli değil miydi?, dediler. Onlardan öncekiler de onların söylediklerinin tıpkısını söylemişlerdi." [Bakara, 118]

Değerli okuyucularım, her şeye kadir olan Allahü Tealâ, çoğu zaman, peygamberlerini olağanüstü mucizelerle desteklemiş, fakat inanmayanlar gene de inanmamışlardır.

"Salih: İşte mucize bu devedir. Kuyudan su içmek hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün de sizindir; sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa sizi büyük günün azabı yakalar, dedi. Onlar ise deveyi kestiler; ama pişman da oldular. Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda bir ders vardır, fakat çoğu inanmamıştır." [Şuara, 155-158]

Benzer talepler Rasullullah (s.a.v.) Efendimize de geldi.

"Ona Rabbinden mucizeler indirilmesi gerekmez miydi?, derler. De ki: Mucizeler ancak Rabbimin katındadır. Doğrusu ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım." [Ankebut, 50]

"Kendilerine okunan bir Kitap'ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu?" [Ankebut, 51]

Bu tür inkarcıların durumları, aşağıdaki ayet-i kerimede kısaca hulâsa edilmektedir:

"Onlara bütün mucizeler hep birden gelse, yine de o acıklı azabı görünceye kadar inanmazlar." [Yunus, 97]

Değerli okuyucularım, peygamberlere verilen mucizeler, Kur'an-ı kerimde çeşitli vesileler ile anlatılmaktadır. Bunları burada saymaya gerek yoktur. Bunlar, Allahü Tealâ'nın, bazen adeti üzere maddî âlemin kuralları içinde, bazen de adetini terkederek bu kuralların dışında yarattığı olağanüstü durumlardır. Peygamberlerin mucizeleri haktır. Kâmil bir iman için bunların hepsine inanmalı, kabul edip onaylamalıdır. Allahü Tealâ, evreni yoktan var etmiştir. Canlı, cansız her şeye istediği niteilkleri vermiş, onları dilediği şekilde organize etmiştir. Bu düzen içinde, her an, sayısını ancak Kendisinin bildiği katrilyonlarca olayla evreni değiştirmekte, geliştirmekte, onu dilediğince çekip çevirmektedir. Durum böyle iken, O, okyanusta damla örneği birkaç olağanüstü olguyu yaratmaktan aciz midir? Görmüyor musunuz, O'nun aciz kulları bile oluşturduğu elektronik düzeneklerin yazılımlarında küçücük değişiklikler yaparak ne harikalar ortaya koyuyorlar? Allahü Tealâ her şeyi öğrettiği, hem kendilerini hem de işlerini yarattığı aciz kullarından daha mı acizdir??!!

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş