048  Kur'an, kendisine uyulmak içindir


Değerli okuyucularım,

Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz, Kur'an-ı kerim'in öğrenilmesine, öğretilmesine ve okunmasına çok büyük bir önem vermiştir. Hadis-i şeriflerde:

“Sizin en faziletliniz Kur'an öğrenen ve öğretendir.” [Buhari]

“Ümmetimin en üstün ibadeti, Kur'an okumaktır.” [Ebu Nuaym]

“Kur'an okunmayan evin, hayrı azalır, şerri çoğalır, ev halkına darlık gelir.” [Dare Kutni]

“Evlerinizi namaz ve Kur’an okumakla süsleyiniz.” [El-İtkan] buyruldu.

Kur'an öğrenmek ve okumaktan maksat da Kur'anı anlayıp onun hükümlerine, ondaki tavsiye ve öğütlere uymaktır. Kur'anın Arapça indirilmesinden gayenin içine indiği insanların anlaması olduğu, Rasulullah Efendimizin de onun anlaşılamıyan kısımlarını insanlara anlatmak ve açıklamakla görevli bulunduğu yine kitab-ı mübindeki ifadelerden anlaşılmaktadır. Ayet-i kerimelerde:

“Biz onu anlayasınız diye Arapça bir Kur'ân olarak indirdik.” [Yusuf, 2]

“Sana da Kur'ân'ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın.” [Nahl, 44] buyruldu.

Kuşkusuz Kur'an-ı kerimin Rasulullah'ın açıklamalarıyla doğru şekilde anlaşılmasından amaç ise, Allahü Tealâ'nın insanları iyiliklere götürecek ve onları edep sahibi, olgun insanlar haline getirecek kurallarının, buyruklarının, tavsiye ve öğütlerinin hiçbir kuşkuya yer kalmayacak şekilde bilinmesi ve onlara uyulmasıdır. Allahü Tealâ, bu kurallarla kendisine inanan ve rızasını gözetenleri kurtuluşa erdirir. Ayet-i kerimede:

“Doğrusu size Allah'tan bir nur ve apaçık bir Kitap gelmiştir.” [Maide, 15]

“Allah, rızasını gözetenleri onunla, selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola iletir.” [Maide, 16] buyruldu.

Bu kurallara uymayanlara gelince; bunlar, hem dünyada hem de ahırette çeşitli sıkıntılara maruz kalırlar.

Değerli okuyucularım, insanların başına gelen sıkıntıların önemli bir bölümü, kendi nefislerinin heva ve arzularına uymalarından ileri gelir. İnsanları hayır ve iyiliklere götüren, onların ebedî mutluluğunu sağlayan şey, Rabblerine inanarak O'na ve O'nun elçilerine tabi olmalarıdır. Yani bir başka deyimle nefislerinin hevesleri yerine, Cenab-ı Hakkın arzu ve isteklerine uymalarıdır. Onun için Rabbimiz bizden ısrarla Yüce Zatına ve Peygamberine itaat edilmesini, kendi ahkâmına, kendi buyruk, tavsiye ve öğütlerini bildiren Kitap'ına uyulmasını istemektedir. Ayet-i kerimelerde:

“De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyun. Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” [Al-i imran, 31]

“De ki: 'Allah'a ve Peygambere itaat edin'. Yüz çevirirlerse bilsinler ki, Allah inkâr edenleri sevmez.” [Al-i imran, 32]

“Bu, indirdiğimiz kutsal bir Kitap'dır, ona uyun.” [En'am, 155]

“Rabbinizden size indirilen Kitap'a uyun, O'ndan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.” [A'raf, 3] buyruldu.

Değerli okuyucularım, insan, başıboş değildir ve Kur'anın ahkâmına uyup uymadığından sorumlu olacaktır. Bu sorumluluk, ergen ve akıl sahibi herkesi kapsar. Durum böyle olduğu halde, zamanımızda Kur'an, durmadan mezarlıklarda veya camilerde okunarak sevabı ölülere bağışlanan, fakat ahkâmından çok az kişinin haberdar olduğu bir belge haline gelmiştir. Geçenlerde bir tv programında bir hoca efendi İmam-ı Gazali'nin bu durumu aşağıda anlatılanlara benzettiğini söylüyordu. Güzel bir örnek olduğu için onu sizlerle paylaşmak istiyorum:

Şimdi bir çiftlik ağası düşünün. Bu kişi çalışanlarına, yapılacak işlerle ilgili bir talimat gönderiyor. İşçiler talimatı alıyorlar. "Şurası sulanacak, burada karık açılak, şuradaki bitkiler çapalanacak,.." diye ha bire talimatı okuyorlar fakat hiçbir iş yapmıyorlar. Siz patron olsanız, durmadan talimatınızı okuyup fakat onun gereklerini yapmayan bu işçileri kapınızda tutar mıydınız? Yanıtını siz verin.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş