038  Meleklere iman


Değerli okuyucularım,

Doğru ve kâmil bir imanın 6 şartından ikincisi meleklere inanmaktır. Melekler, Allahü Tealâ'nın yarattığı iki büyük alemden biri olan Emir Alemindendir. Bu alem, görünmeyen bir alemdir. Bu aleme, alem-i melekût veya alem-i ervah da denir. Bu alemi, madde aleminin araç ve olanaklarıyla görmek mümkün değidir. Müminler bu Alemi ancak kalb yoluyla idrak, kabul ve tasdik ederler. Kalb, müminin mânâ alemine açılan penceresidir. Ancak Allahü Tealâ izin verirse, kuşkusuz, bu alemdekiler de baş gözü ile görülebilir. Nitekim:

"Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü." [Meryem, 17] mealindeki ayet-i kerimede anlatıldığı üzere Cebrail (a.s.), Hz. Meryem'e insan suretinde görünmüştür.

"Cebrail aleyhisselam, Peygamber Efendimize de insan şeklinde görünürdü. Ekseriye, Dıhye ismindeki sahabi şeklinde görünürdü. Eshab-ı kiramdan bazıları da, Cebrail aleyhisselamı insan şeklinde gördüler."[1]

Meşhur "iman, islam, ihsan" hadisi bunun en önemli kanıtıdır. Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor:

Bir gün Rasulullah (s.a.v.) açıkta oturuyordu. (Yanına) biri gelip: "İman nedir?" diye sordu. Rasulullah:

"İman; Allah'a, Meleklerine, Allah'a kavuşmaya, Peygamberlerine inanmak, kezâlik dirilmeğe inanmaktır." cevâbını verdi.

"Ya İslâm nedir?" dedi.

"İslâm; Allah'a ibâdet edip (hiçbir şeyi) O'na ortak koşmamak, namazı kılmak ve zekâtı vermek, Ramazanda da oruç tutmaktır." buyurdu.

(Ondan sonra) "Ya ihsân nedir?" diye sordu.

"Allah'a sanki görüyormuş gibi ibâdet etmendir. Eğer sen, Allah'ı görmüyorsan şüphesiz O, seni görür." buyurdu.

"Kıyâmet ne zaman?" dedi. (Bunun üzerine) buyurdu ki: "Bu mes'elede sorulan, sorandan daha âlim değildir."

(Rasulullah'ın kıyamet ile ilgili bazı sözlerinden sonra gelen adam) arkasını döndü gitti. Rasulullah (s.a.v.) "Onu çevirin." diye emrettiyse de izini bulamadılar. Bunun üzerine, "İşte bu, Cibrîl (a.s.)'dır. Halka dinlerini öğretmek için geldi." buyurdu. [Buharî]

Diğer yandan, Cebrail (a.s.)'ın Peygamberimize Kur'an okuduğu, Rasulullah'ın unutmama gayreti içinde onunla birlikte söylemeye uğraştığı ve sonra da Allahü Tealâ tarafından acele etmeyip yalnız dinlemesi için uyarıldığı ayet-i kerime ile sabittir:

"Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme, yalnız dinle." [Kıyamet, 16]

"Doğrusu o vahyolunanı kalbine yerleştirmek ve onu sana okutturmak Bize düşer." [Kıyamet, 17]

Değerli okuyucularım, meleklerin, özellikle de Cebrail (a.s.)'ın, Rasulullah ve bazı sahabeler tarafından görüldüğünü gösteren bir başka rivayet de şöyledir:

"Hicretin beşinci senesinde, Rasûlullah Benî Kureyza seferine gitmeden önce Medîne’nin yakınında bir mevki olan Savreyn’de Eshâb-ı kirâmdan bir topluluğa rastladı ve onlara sordular:

- Kimseye rastlamadınız mı?

- Yâ Resûlallah, biz, Dıhye-i Kelbî’ye rastladık. Eyerli beyaz bir katır üzerine binmişti. O katırın üzerinde atlastan bir kadife vardı.

Bunu işitince, Rasûlullah Efendimiz buyurdu ki:

- O Cebrâil’dir. Kalelerini sarssın ve kalblerine korku versin diye Benî Kureyza’ya gönderildi." [2]

Hadis kitaplarında buna benzer daha başka rivayetler de vardır.

Kur'an-ı kerimdeki apaçık ayetler ve doğru sözlü güvenilir insanlardan nakledilen bu ve benzeri bilgiler, meleklerin, özellikle de Cebrail (a.s.)'ın Hz. Meryem'e, Peygamberlere, Rasulullah'a ve Eshâb-ı kiramdan bazılarına zaman zaman insan suretinde göründüğünü açık bir biçimde göstermektedir.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş


----------------
[1] http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1711
[2] http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3664