025  Doğru bir iman nasıl olur?


Değerli okuyucularım,

Ebedî bir huzur ve mutluluk için önce şek ve şüphelerden arınmış kâmil ve doğru bir imana ihtiyaç vardır. Peki, doğru bir iman nasıl olur?

Yaratıcımızı ve O'nun bizlere emir ve tavsiye ettiği dinini doğru anlamak için hangi ölçülere başvuruyorsak doğru bir imanın nasıl olması gerektiği konusunda da aynı ölçülere, yani şer'i deliller denilen sağlam kaynaklara başvurmamız gerekir.

Kur'an-ı kerimin daha başında, onun sakınanlara yol gösteren bir kitap olduğu belirtildikten sonra, o sakınanların özellikleri anlatılırken:

"Onlar, gaybe inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarfederler." [Bakara, 3]

buyrularak mü'minlerin gayba inanmaları gerektiği belirtilmektedir.

Peki onlar niçin gaybe inanmak zorundalar? Çünkü insan topraktan yaratılmıştır. O madde aleminin bir parçasıdır. Onun görmesi, işitmesi, bilmesi, anlaması hep madde ilişki ve etkileşimlerine dayanan bir mahiyete sahiptir. Hem kendisi, hem de bilgi edinme kaynakları olan duyuları, Madde aleminin ölçüleriyle ölçülendirilmiş olan insanın bu durumuyla ne Rabbini, ne de melekut alemini doğrudan görmesi, bilmesine olanak var mıdır? Üstelik Allahü Tealâ, yarattıklarından hiçbir şeye benzemediğini açıkça belirtir iken... İşte o sebeple insan, yalnızca Rabbinin bildirisine inanmak zorundadır...

"Şüphesiz Ben Allah'ım, Benden başka tanrı yoktur; Bana kulluk et;" [Taha, 14]

Diğer ayet-i kerimelerde ise Bakara suresinin 3. ayetinde söz edilen o "gaybe inanırlar" ifadesinden nelerin kastetildiği açıklanmaktadır:

"Ey İnananlar! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitap'a ve daha önce indirdiği Kitap'a inanmakta sebat gösterin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmıştır." [Nisâ, 136]

Bu ayet-i kerimede mü'minlerin Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahıret gününe inanmaları gerektiği açık bir şekilde belirtilmektedir. Diğer yandan:

"Her olay ve başınıza gelen bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazmış olmayalım." [Hadid, 22]

"Şüphesiz Biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır." [Kamer, 49]

ayet-i kerimeleri ile de her şeyin Allahü Tealâ tarafından, bugün "kader" olarak nitelendirdiğimiz önceden yazılı belli bir programa göre yaratılıp belli ölçülere göre düzenlendiği belirtilmektedir.

İmanın şartlarını bildiren aşağıdaki Hadis-i şerifte ise bütün bu iman esasları hulasa edilmiş bulunmaktadır.

"Ben Allah’a ve meleklere ve kitaplara ve peygamberlere ve ahiret gününe, [yani Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana] ve kadere, hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna ve ölüme, öldükten sonra dirilmeye iman ettim. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın Onun kulu ve resulü olduğuna şehadet ederim." [Buhari, Müslim, Nesai]

İşte doğru bir iman için kısaca "amentü" olarak bildirilen bu esaslara inanmalıdır.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş