017  İnsanın, en büyük sınavı


Değerli okuyucularım,

Gerçekten, insan bir yaratılış harikasıdır ve yeryüzünde diğer hiçbir canlıya nasip olmayan şeyler başarmaktadır. Fakat onu Allah (c.c.) yanında asıl değerli kılan, bu maddî başarıları değildir. Onu asıl değerli kılan, Rabbini tanıması, bilmesi ve onu ademlikten insanlığa yükselten manevî başarılarıdır. Adem, yok demektir. Burdaki yokluktan maksat, elbette cismanî yokluk değildir. "İnsanı insan yapan değerler"lerdeki yokluktur. İnsan o değerleri edindiği zaman yokluktan, yani ademlikten kurtulur. İnsan olmak şeref ve haysiyetine kavuşur.

Ademlikten kurtuluş "iman" ile başlar. İman, "akıl"dan sonra insan hayatını değiştiren en önemli ikinci parametredir.

İmamı Rabbani hazretleri Mektubat adlı pek değerli eserinde, kişi anlamına muttali olarak "Lâilâhe illallah" dediği zaman kalbinde imanın zerresi hasıl olur, buyuruyor. İnsanın hayatında onu hayra götüren bütün iyilikler, kişinin ağzından çıkan bu kısacık sözle başlar. Onun için bütün peygamberler bu söze çok büyük bir önem vermişlerdir. Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz:

"Benim ve diğer Peygamberlerin dediği en üstün şey, Lâilâhe illallah sözüdür." [Tirmizi]

"En kıymetli amel, Lâilâhe illallah demektir." [Hâkim]

buyurdu.

Ancak "akıl" nimeti insan olmaya namzet her ademe az ya da çok ihsan buyurulduğu halde, "iman" tamamen kişinin iradesine bırakılmıştır. Gerçekte "iman" insanın, dünyadaki en büyük sınavıdır.

Eğer kişi içinde bulunduğu düzeni ve onun "Yaratıcı"sını (yani Hakkı, mutlak gerçek olan Allahü Tealâ'yı) idrak eder, onaylar, onun hüküm ve kurallarına uymayı kabul ederse; düzenin Yaratıcısı, kendisine, onu ademlikten kurtarıp olgun bir insan yapacak dürüstlük, cömertlik, adalet, sabır, merhamet, hilm (yumuşaklık) gibi ilahî meziyetlerinden ihsan eder. Onun basiretini açar. Onu maddî ve manevî gerçeklikleri kavrayıp gören bir kalbe sahip kılar. Onu dünyada da ahırette de huzurlu, mutlu kılar. Onu, diğer hemcinsleri arasında seçkin bir hale getirir.

Ama aksine gerçeği örter, hakkı inkar eder, nifak ve bozguncuk yapar, o düzen içinde yaşayan diğer canlıların hakkını hukukunu çiğner, huzurunu kaçırırsa, her düzen sahibinin bu tür kişilere yaptığı gibi, ilahî düzenin sahibi ve Yaratıcısı da bunları şiddetle cezalandırır.

"Düzeltilmişken, yeryüzünde bozgunculuk yapmayın." [Araf, 56]

"Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın." [Şuara, 184]

Değerli okuyucularım, gerçekte, ilahî düzen, dünya hayatında bu tür kişileri otomatik olarak cezalandıracak şekilde tanzim edilmiştir. Yasaklandığı halde kibirlenen insanların nasıl herkes tarafından tecrit edildiğini, haram kılındığı halde alkol alanların nasıl kaza yaparak paramparça olduklarını, din-i mübini evlâtlarına öğretmeleri gerektiği halde öğretmeyen ana-babaların nasıl onların hışmına uğradıklarını hatırlayın. Kuşkusuz bunların ahıret cezası çok daha şiddetlidir.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş