011  Nasıl bir Yaratıcı?


Pek değerli okuyucularım,

Eğer ortada bir "eser" varsa, o eseri oluşturan bir "müessir"in olması, mantikî bir zorunluluktur. Eğer bir yerde bir "organizasyon" varsa, o organizasyonu sağlayan bir "organizatör"ün bulunması gerekir. Eğer bir yerde işleyen "kurallar" varsa, mutlaka o kuralları koyan bir "kural koyucu" olmalıdır. İçinde yaşadığımız evrene gelince; o hem mükemmel bir eser, hem mükemmel bir organizasyon, hem de mükemmel kurallarla işleyen emsalsiz bir düzendir. En basit eserlerin bile bir yapımcısı olması gerekir iken, hiç bu kadar mükemmel bir sistemin bir yapımcısı, bir organizatörü, bir düzenleyicisi olmadığını düşünmek mümkün müdür?

İşte o sebeple, hangi açıdan bakılırsa bakılsın, Allahü Tealâ'nın varlığını kabul etmek için, aklî ve mantikî bir zorunluluk vardır.

Bu mantıkî zorunluluk sebebiyle, tarih boyunca, çok az istisnası ile, insanların hemen hepsi bir Yaratıcı'ya inanmışlardır. Ancak herkesin zihinlerindeki Yaratıcı tasavvuru farklı olmuş ve herkes kendi anlayışına göre bir "tanrı" tahayyül etmiştir. Kimileri O'nu putlaştırmışlar, kimileri oğulları kızları olan bir varlık olarak düşünmüşler, kimileri de güneş ay gibi yaratıkları tanrı sanmışlardır.

Pekii, Rabbimiz olan Yaratıcı'yı doğru şekilde nasıl bileceğiz?

Allahü Tealâ bizzat kendisini nasıl tanıtıyor ise, öyle bileceğiz. Bunun için elimizdeki en sağlam kaynak, Kur'an-ı kerim ve sahih Hadislerdir.

Kur'an-ı kerim, inmeye başladığı andan itibaren, Rasulullah (s.a.v.)'in zabıt kâtipleri tarafından yazıldı. Hafızlar tarafından ezberlendi. Her namaz kıraatinde okundu. Her ramazanda, Cebrail Aleyhisselam ve Rasulullah (s.a.v.) tarafından karşılıklı okunarak doğruluğu kontrol edildi. Ondan sonra da tüm müslümanlar tarafından, her ramazan ayında, camilerde mukabelelerde aynı işlem sürdürülerek bu kontrol devam etti. Onun için onda herhangi bir hata veya yanlış olması söz konusu olamaz. Çünkü yapılan en küçük bir hata bile hemen ortaya çıkar.

Kur'an-ı kerim, son ilahî kitaptır. En doğru ve en sağlam kaynaktır. Kendinden önceki tanrı inancıyla ilgili tüm yanlış yorumları düzeltmiştir:

De ki: O Allah bir tektir. (İhlas, 1)

O doğurmamış ve doğmamıştır. (İhlas, 3)

Hiçbir şey O'na denk değildir. (İhlas, 4)

"Allah çocuk edinmemiştir; O'nun yanında hiçbir tanrı yoktur, olsaydı, her tanrı kendi yarattığı ile beraber gider ve birbirinden üstün olmağa çalışırlardı. Allah, onların vasıflandırdıklarından münezzehtir." (Müminun, 91)

"Allah oğul edindi, dediler; haşa, oysa, göklerde ve yerde olanlar O'nundur. Hepsi O'na boyun eğmişlerdir." (Bakara, 116)

"And olsun ki, 'Allah, üçten biridir' diyenler kafir olmuştur; oysa tanrı ancak bir tek Tanrı'dır. (Maide, 73)

"Yahudiler, 'Üzeyr Allah'ın oğludur' dediler; Hıristiyanlar, 'Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, daha önce inkar edenlerin sözlerine benzeterek ağızlarında geveledikleri sözdür. ..." (Tevbe, 30)

ayet-i kerimeleriyle bütün bu yanlış bilgilere tamamen son verilmiştir.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş