014  İlahî düzeni anlamak (2)


(Lutfen, bu yazıyı okumadan önce, mutlaka yazının birinci bölümünü okuyunuz.)

Değerli Kardeşim,

Bu yazının önceki bölümünde, size ayrıntılı bir şekilde basit bir "düzen"i anlatmış ve hiçbir düzen ve organizasyonun bir tertip ve düzenleyicisi olmadan kendiliğinden ortaya çıkamayacağını, her düzen ve organizas- yonun mutlaka bir "düzenleyici"si olduğunu kabul etmenın aklî ve mantıkî bir zorunluluk olduğunu belirtmiştim.

İnsan, eşref-i mahluktur. Allahü Teala'nın yeryüzündeki halifesidir. Allahü Teala, "ona ruhumdan üfledim" buyurdu. Bu sebeple Ulu Yaratan'ın birçok sübutî sıfatları, çok cüz'i ve temsilî bir nitelikte de olsa, insanda tecelli etmekte ve onu yeryüzünün çekip çeviricisi durumuna getirmektedir. İşte "düzen kurma" ve "o düzeni yönetme" de, ilahî meziyetlerin insandaki bu temsilî nitelikteki tezahüründen başka birşey değildir. İnsan, kendisine sağlanan ve diğer en zeki hayvanların bile hiçbirisinde olmayan bu üstün niteliği sayesinde, yeryüzünde eşsiz mimari kompleksler oluşturmakta, çeşitli sosyal kurumlar tesis etmekte, birçok makina, aygıt, düzenek ve sistemler geliştirmekte, devletler kurmakta, uluslararası organizasyonlar oluşturmaktadır. Herbiri eşsiz ve mükemmel birer "düzen" olan bu yapı, sistem ve organizasyonların hiçbirisi, düzenleyicisiz kendiliğinden oluşmuş şeyler değildir. Bunların her biri, bir "düzen kurucu" ile, onun etrafında bu düzen mimarına yardımcı olarak çalışan onlarca, yüzlerce insanın fedakârca çabaları sonucu ortaya çıkmakta, başarılı yöneticilerin üstün gayretleriyle de çekip çevirilmekte ve devamlılığı sağlanmaktadır.

Evrenimize gelince; o, bütün bilimsel araştırma sonuçlarının açıkça ortaya koyduğu gibi, iç içe geçmiş birçok sistemlerden oluşan eşsiz ve mükemmel bir "düzen"dir. Bu ilahî düzen içinde bütün alt birimler en mükemmel şekilde birbiriyle ilişkilendirilmiş; her süreç belli amaçları gerçekleştirecek şekilde tertip ve tanzim edilmiş; süreçler içindeki olaylar, kural ve kanunları olan belli sebeplilik ve gerçekleşme esaslarına bağlanmış; olaylara konu olan her nesne ve her birim varlık amacına en uygun nitelik ve yeteneklerle donatılmıştır.


# Evren ne sahipsizliğin, ne de çok başlılığın olamayacağı kadar mükemmel bir düzendir

Değerli Kardeşim,

Evrenimiz elbette ne sahipsizliğin, ne de çok başlılığın söz konusu olamıyacağı kadar büyük, eşsiz ve mükemmel bir "düzen"dir. Böyle bir düzenin ne oluşması, ne kurulması, ne de işlemesi, asla "kendiliğinden"likle açıklanamaz.

Küçücük bir şehir trafik sisteminde bile birkaç arabanın kuralsız, tesadüfi ve gelişigüzel hareket etmesi birçok sıkıntı ortaya çıkarırken, iç içe geçmiş sistemlerden oluşan, kendisi de gerçekte çok büyük bir düzen olan evrende her şeyin kendiliğinden olduğunu, oluştuğunu savunmak ne kadar mantık dışı bir şeydir?

Değerli Kardeşim,

Bütün bunlara "inanç" penceresinden bakıldığında herşey daha duru ve anlaşılır bir duruma gelir. Lütfen Kur'an-ı Kerimin şu ayetleri üzerinde biraz kafa yorunuz.

"İşte sizin Rabbiniz, her şeyi yaratan Allah'tır ki O'ndan başka hiç bir ilâh yoktur. Böyle iken nasıl olup da döndürülüyorsunuz?" [Mü'min, 62]

"Tanrınız, tek bir Tanrıdır. Ahirete inanmayanların kalbleri bunu inkar eder; onlar büyüklük taslarlar." [Nahl, 22]

"Eğer yerle gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, ikisi de bozulurdu. Arşın Rabbi olan Allah, onların vasıflandırdıklarından münezzehtir." [Enbiya, 22]

Allah (c.c.), her şeyin yaratanı, her şeyin düzenleyicisi, her şeyin malikidir. Mülk O'nundur. Öyle olduğu için de her şey üzerinde tam bir hüküm ve egemenlik sahibidir.

"Allah her şeyin yaratanıdır." [Zümer, 62]

"Bütün işleri düzenleyen O'dur." [Yunus, 3]

"Göklerde ve yerde olanlar O'nundur; hepsi O'na boyun eğmiştir." [Rum, 26]

"İşte burada kudret ve hakimiyet, varlığı gerçek olan Allah'ındır. Mükafatlandırma bakımından hayırlı olan da, sonuçlandırma yönünden hayırlı olan da O'dur." [Kehf, 44]


# Allah (c.c.), tek yaratıcı, tek düzenleyici, tek egemendir

Rabbimiz olan Allahü Teala'nın tek yaratıcı, tek düzenleyici, tek egemen olması sebebiyle de evrende bir bütünlük, bir tutarlılık, bir uyumluluk vardır. Her şey tek elden yaratıldığı için, her süreç düzenin bütünlüğü içinde belli amaçları gerçekleştirecek şekilde düzenlenmiştır. Her unsur o sürecin amacına uygun niteliklerle donatılmıştır. Nesneler ve olgular arasında mükemmel bir organik bağ ve iletişim kurulmuş, her şey birbiri ile uyumlu ve birbirini tamamlayacak şekilde tertip ve tanzim edilmiştir.

Kısaca evren, mükemmel bir yaratılışın ortaya çıkardığı, eşsiz ve mükemmel bir "düzen"dir.

Değerli Kardeşim,

Eğer madde ve mânâ alemlerinde zamana ve mekana yayılmış böyle bir bütünlük olmasaydı; evren, kuralları, ilkeleri, esasları iyi tespit edilmiş bir bütün olmasaydı; hiçbir bilimsel çalışma yapamazdık. Zaman içinde her şey değişir, bugün elde ettiğimiz sonuçları, dünkülerle karşılaştıramazdık. Zaman içinde olduğu gibi mekan içinde de bir bütünlük olmaz, burada elde ettiğimiz bir sonucu aynı şartları taşıyan bir başka bölgede elde edilenlerle kıyaslayamazdık. Her şeyin tesadüfen ve gelişigüzel cereyan ettiği bir karmaşa ortamında gözlem ve tespitlerimizin hiçbir anlamı olmaz, hiçbir olay hakkında kalıcı bir bilgi oluşturamaz, onlar hakkında herhangi bir yorum da yapamazdık. Eğer bugün güneşin her doğuşunu gördüğümüzde onun yeniden doğacağından emin oluyorsak, bu, evrendeki şaşmaz ve asla değiştirilemez kanun ve kurallar, olaylar arasındaki şaşmaz sebep-sonuç ilişkileri, kısaca bu mükemmel sistemdeki aksi olanaksız birlik ve bütünlük sayesinde olmaktadır. Bilimsel araştırma denilen şey de, bu mükemmel düzenin sırlarını keşfetme gayretlerinden başka birşey değildir.

Allah'a emanet olunuz.

Dr. İsmail Ulukuş